Sharpley onu çıkarmak için elinden geleni yaptı, sadece beceremedi. | Open Subtitles | بذل شاربلي ما بوسعه لإخراجه، لم يتمكن من فعلها فحسب. |
En zor anında bile senin yanında durabilmek adına elinden geleni yaptı. | Open Subtitles | حتى عندما كان عالقاً بين صخرة ومكان صلب فعل ما بوسعه ليدعمكِ |
Güney aslında insanların gitmesini engellemek için elinden geleni yaptı. | TED | فعل الجنوب كل ما بوسعه لمنع الناس من الرحيل. |
Babam onunla iletişime geçebilmek için elinden geleni yapıyor ama bu da onun için zor bir durum. | Open Subtitles | وابي يفعل ما بوسعه ليتصل معها ولكن صعب عليه جدا |
Babam bizi koruyabilmek için, elinden gelen her şeyi yaptı. | Open Subtitles | والدي في الحال فعل كل ما بوسعه حتى يقوم بحمايتنا |
Doktorlar olarak, arkadaşlar olarak, insanlar olarak, yapabileceğimizin en iyisini yapmaya çalışırız. | Open Subtitles | كأطباء، كأصدقاء و كبشر جميعنا يحاول أن يفعل ما بوسعه |
Biri hiç yaşlanmayan ve 12 yaşındaki bir kız suratında ısrar eden bir tanrıya aşıksa, zararı gizlemek için elinden gelen her şeyi yapar. | Open Subtitles | عندما يقع أحدهم في عشق شخص دائم الشباب الذي يَصر في وجه من بعمر إثنا عشر سنة، الشخص يعمل ما بوسعه ليخفي الضرر |
Nanahuatl'ın kendi kanını akıtacağı kaktüs dikenlerinden ve kendi kanıyla boyamak için çam dallarından başka bir şeyi yoktu, ancak elinden geleni yapmakta kararlıydı. | TED | لم يملك ناناوات سوى شوك الصبار ليجرح نفسه به، وفروع خشب التَّنوب ليطليها بدمه الأحمر. لكنه صمَّمَ على بذل ما بوسعه. |
elinden geleni yapacağını söyledi. Yapabildiği tek şey de bu. | Open Subtitles | لقد قال أنه سيفعل ما بوسعه هذا كل ما سيمكنه عمله |
Kimliğini saklamak için elinden geleni yaptı, biliyorsun. | Open Subtitles | . لقد فعل ما بوسعه ، ليخفي هويته ، كما تعلمين |
elinden geleni yaptı ve bunun yetmediğini görünce de... | Open Subtitles | , فعل كل ما بوسعه و عندما لم يكن هذا يكفي |
Kurulu ikna etmek için elinden geleni yaptığını söyledi ama fikirlerini değiştirememiş. | Open Subtitles | نعم ، لقد أخبرني أنه فعل ما بوسعه لاقناع المجلس ، ولكن هذا لم يغيّر من تفكيرهم |
Bu adadan ayrılmamızı engellemek için elinden geleni yaptı. | Open Subtitles | بذل كلّ ما بوسعه ليمنعنا من مغادرة هذه الجزيرة |
Billy'i saklamak için elinden geleni yapar, ama kendini korumak için onu feda edebilir. | Open Subtitles | سيفعل كل ما بوسعه ليخفي بيلي لكنه سيضحي به ان كان ذلك يعني حماية حريته |
Aynı babam gibi Jason elinden geleni yapabilmek için çabaladı. | Open Subtitles | كوالدي,جيسون عمل بجد ليكون أفضل ما بوسعه |
Ekibim elinden geleni yapıyor. Siz de yapmanız gerekeni yapın. | Open Subtitles | فريقي يفعل كل ما بوسعه إفعل ما عليك فعله |
Dwight kuralları kabul ettirmek için elinden geleni yapıyor ama o insanları öldürecek biri değil. | Open Subtitles | دوايت يبذل ما بوسعه للحفاظ على ابقاء عمل القوانين ولكن هذا لايحتاج منه ان يقتل |
Birkaç karınca bunu engellemek için ellerinden geleni yapıyor. | Open Subtitles | نمل قليل يبذل ما بوسعه ليمنع ذلك. |
Baban elinden gelen her şeyi yaptı. O avcıları haftalarca aradı. | Open Subtitles | أبوك فعل كل ما بوسعه لقد طارد هؤلاء الصيادين لأسابيع |
Eski eşim, elinden gelen her şeyi yapıyor ben de bunu yaptığımı bilmek istiyorum. | Open Subtitles | زوجي السابق يعمل ما بوسعه وأحتاج لمعرفة أني أفعل ذلك أيضاً. |
Herkes yapabileceğinin en iyisini yapıyor. | Open Subtitles | ايفان الجميع يفعل افضل ما بوسعه |
İyi bir adam, kendi bencil isteklerine rağmen ailesinin konumunu yüceltmek için gücü dâhilinde her şeyi yapar. | Open Subtitles | الرجل الصالح يفعل كل ما بوسعه ليعزز من مركز عائلته بغض النظر عن رغباته الشخصية |