yaptığımız şey ışıklı bir kutuda onu evrimleştirmek. | TED | ما نفعله هو وضعها فى صندوق به مصدر للضوء. |
yaptığımız şey, her çeşit kemik, cilt, yumuşak ve sert bir doku almak ve bazen onlara bir çekiçle vurmak. | TED | إذن ما نفعله هو أننا نحصل على كل أنواع العظام والجلد والأنسجة اللينة والصلبة، وأحيانًا نضربها بمطرقة. |
16 kilometrelik alan içinde altı tane hastane var ve tek yaptığımız, az miktar kokain yardımıyla keş bebeklere güreş tutturmak. | Open Subtitles | ،ثمة ست مستشفيات بالجوار ،وكل ما نفعله هو ترك الأطفال يتصراعون حول كريّة من الكراك |
tek yaptığımız düğünlere gitmek. | Open Subtitles | و كأن كل ما نفعله هو الذهاب الى الأعراس. |
Bu yaptığımız tiksindirici bir şey ve bunun bir parçası olmayacağım. | Open Subtitles | ...ما نفعله هو رجس وأنا لن أكون جزء منه... |
Sanırım hepimiz yaptığımız şeyin önemli olduğuna inanmak isteriz. | Open Subtitles | أحزر أنّه لأننا كلنا نريد الاعتقاد.. أن ما نفعله هو في غاية الأهميّة |
Ayrıca, tüm yaptığımız sizin geminizin fişini benim pilime takmak. | Open Subtitles | بجانب أن كل ما نفعله هو توصيل سفينتك الى بطارياتى |
Ama bugün endişelendiğim şey; ya yaptığımız tek şey daha çok araba ve kamyon satmaksa? | TED | لكنني اليوم قلق بخصوص, ماذا لو كان كل ما نفعله هو بيع المزيد من السيارات والشاحنات؟ |
yaptığımız şey yanlış. Her zaman yanlış olacak. | Open Subtitles | ما نفعله هو أمرخاطئ لقد كنا دائما على خطأ |
Bizim işimiz, yaptığımız şey insanların davranışlarını incelemek çünkü farkında olmasak bile yaptığımız her şeyde ipuçları saklıdır. | Open Subtitles | عملنا، ما نفعله هو نحن ندرس كيفية تصرف الاشخاص لان هناك دلائل فى كل شىء نفعله |
yaptığımız şey kaçmak ve sirke katıImak, birçoğumuz için de bundan vazgeçmek zor. | Open Subtitles | أتعلمين , ما نفعله هو الهروب و الألتحاق بالسيرك و للكثير منا ذلك صعبٌ جداً لكي نتخلى عنه |
Yaptığımız şeye gelirsek yaptığımız şey çok iyi bildiğin üzere kazalarla ilgili. | Open Subtitles | الآن ما نفعله ما نفعله هو كما تعلم، وقوع حادث |
Ayrıca, burada olsa bile tek yaptığımız şey çörek yemek. | Open Subtitles | بالإضافة،حتى لو لم تكن كل ما نفعله هو اننا نأكل خبز البيغل. |
Bizim tek yaptığımız altın bozan yerlerden gelen altınları eritmek. Öyle mi? | Open Subtitles | كل ما نفعله هو صهر المعادن التى نتلقاها من متاجر المال نظير الذهب |
Belkide tek yaptığımız... gidip cesetleri bulmaktır. | Open Subtitles | ربما كل ما نفعله هو الظهور متأخرين وإيجاد الجُثث |
Belki de tek yaptığımız ortaya çıkıp cesetleri bulmaktır. | Open Subtitles | ربما كل ما نفعله هو الظهور متأخرين وإيجاد الجُثث |
Ya yaptığımız şeyin seksten daha öte bir şey olduğunu söylersin, ya da şimdi çeker giderim. | Open Subtitles | اما ان تعترفي بأن ما نفعله هو أكثر من مجرد علاقة او سأرحل الآن |
Buraya gelen insanlar burada tek yaptığımız şeyin uyuşturucu satmak olduğunu sanıyor. | Open Subtitles | ...الناس يأتون إلى هنا ويفكرون ان كل ما نفعله هو بيع المخدرات هنا، تعلمين؟ |
Bizim tüm yaptığımız sizin gibi özel vatandaşlar için aynı fırsatı sağlamak. | Open Subtitles | كل ما نفعله هو أن نوفر نفس الفرصة للمواطنين أمثالك |
yerine iş kurmalarını sağlayabiliriz. yaptığımız tek şey oturup çocuklara yapmamaları gereken şeyleri öğretmek. | TED | بدلا من انتظار المساعدة من الحكومة ما نفعله هو أننا نعلم اطفالنا كل الأشياء التي لا يجب أن يفعلوها |
yaptığımız tek şey filmlerde olan çıplak sahneleri göstermek. | Open Subtitles | كا ما نفعله هو عرض لك اي مشاهد عري في اي فيلم |