| Yemen'deki duruma fazla tepki veriyor olabileceğinize dair bir endişe var. | Open Subtitles | هناك قلق بأن تكوني مبالغة في ردة فعلك للحالة في اليمن |
| Çok fazla başarılı olduğumu düşünen kişiler, beni kıskananlar. | Open Subtitles | بعض الناس يقولون أني مبالغة في النجاح لكني أظن أنهم يغارون فحسب |
| Demeye çalıştığım şey ki belki de bazı şeyleri fazla basitleştiriyorum ama bence 9 Eylül saçma bir hareketti. | Open Subtitles | أعتقد ماأقوله هو, وربما أنه مبالغة في تبسيط الأشياء.. لكنني أعتقد أن أحداث 11 سبتمبر.. كانت حركة تافهه |
| O da aşırı tepki veriyor olabilir ya da olmayabilir. | Open Subtitles | هي قد تكون أو لا تكون مبالغة في ردة فعلها. |
| Yapacağımızı bilmediğim çalışma randevusu için biraz aşırı giyinmişsin. | Open Subtitles | اهلاً انت مبالغة في لباسك بالنسبة لموعد مذاكرة الذي لم اعلم به من قبل |
| Gereğinden fazla. | Open Subtitles | إنها مبالغة في القتل |
| "Sevgili Liz. Umarım Ted'i fazla abarttım gibi görünmemişimdir. | Open Subtitles | "عزيزتي (ليز) ، آمل أنني لم أبدو مبالغة في (تيد)" |
| Geri çıkarmak için fazla giyindim. | Open Subtitles | أنا مبالغة في ثيابي على خروجة |
| Pekâlâ bu biraz fazla basitleştirilmiş. | Open Subtitles | حسناً هذه مبالغة في التبسط |
| Gereğinden fazla güç kullanılmış gibi. | Open Subtitles | يبدوا مبالغة في القتل حرفياً |
| Bunun içine sığmak için çok fazla uğraştım. | Open Subtitles | مبالغة في محاولة التأقلم ؟ |
| Çok fazla uğraşılmış gibi duruyor. | Open Subtitles | -تبدو مبالغة في الإنتاج بشكل فظيع |
| Hayır, aşırı korumacı kardeşine ihtiyacın var. | Open Subtitles | كلا تحتاجين شقيقة صغرى مبالغة في الحماية |
| Burada aşırı tahsis falan yok. | Open Subtitles | إستيقظوا أيها الناس هذه ليست مبالغة في تصحيح الخطأ |
| Biraz aşırı tepki göstermişsiniz gibi. | Open Subtitles | يبدو ذلك و كأنه مبالغة في ردة الفعل |
| Bence aşırı tepki veriyorsun. | Open Subtitles | أعتقد بأنكِ مبالغة في رد الفعل |
| Güzel kelimesi sanırım fizikte biraz aşırı kullanılmıştır. | Open Subtitles | الآن .. فإن كلمة "جميل" هي ربما مبالغة في الفيزياء. |