Belirli bir yol seçtikten sonra, Elimi o yol üzerinde sonsuz sayıda farklı eklem düzenlemeleri ile tutabilirim. | TED | بعد اختيار مسار معين، يمكن أن أضع يدي على هذا المسار في عدد لا متناهي من التكوينات المختلفة. |
Ve nesne, sonsuz küçük olana dek çökmek zorunda kalır. | TED | و يجبر الجسم على الاستمرار بالانهيار الى جسم لا متناهي الصغر |
sonsuz diplomalarınızla kendinizi otomatik olarak tebrik ediyorsunuz, ve 17 yaşındaki bir çocuk güvenliğinizden kaçmışken beni kötü bir anne olmakla suçlamaya mı cüret ediyorsunuz? | Open Subtitles | وأنتم.. تهنئون أنفسكم أوتوماتيكياً بتحصيلكم العلمي اللا متناهي, وعندما يهرب طالب في السابعة عشر من عمره منكم.. |
Teori, paralel boyutlu düzlemlerde... bizimki de dahil sonsuz sayıda evren olduğunu vurgular. | Open Subtitles | أن هنالك عدد لا متناهي من العوالم تتصاحب مع عالمنا بأبعاد متوازية |
Dört değişik kod ama sonsuz sıralamada. Dinle. | Open Subtitles | إنها شفرة رباعية الرموز, لكنها تتغير بشكل لا متناهي, إسمعي |
sonsuz savaş zinciri dokuz sene önce... | Open Subtitles | توقف مسلسله اللا متناهي من المعارك فجأة قبل تسع سنوات مضت |
Şarkının bağlantı noktasından gürleyip, o sonsuz melodiyi geri getirmesi gerekiyor. | Open Subtitles | عليه أن يفجر الأواصل مع المسيح ويعود بشكلٍ لا متناهي |
sonsuz çoklu evreni öğrenmek sonsuz tehlikeleri de öğrenmek demektir ayrıca. | Open Subtitles | العلم بكون لا متناهي التعدد يتضمن العلم بمخاطر لا نهائية. |
Her dakika, tekrar tekrar sonsuz anlara bölünüyor gibiydi. | Open Subtitles | كل دقيقة تبدو كأنها تنقسم مرارا لعدد لا متناهي من اللحظات |
- Kimse sonsuz talepleri karşılayamaz. | Open Subtitles | مع فائق إحترامي، ليس هناك أحد بوسعه أن يلبي طلب غير متناهي. |
- Jerry, anlamıyorsun. sonsuz sayıda evrenden, sonsuz sayıda kanal izleyebiliyoruz. | Open Subtitles | لم تفهم المقصد يا جيري هذا تلفاز غير متناهي |
Sadece tek bir evren değil sonsuz sayıda olasılık var ve aynı anda birbirleriyle çakışıyorlar ve her varlığın düşünebileceğimiz her şekildeki versiyonu var. | Open Subtitles | لا يوجد عالم واحد فقط يوجد عدد لا متناهي من الاحتمالات بالتزامن وفي الوقت نفسه، وإلى الأبد |
Sevimli olduğun için şanslısın. Çünkü bu sonsuz iyimserliğin inanılmaz sinir bozucu. | Open Subtitles | أنت محظوظة لكونك جذابة جدًّا، لأن تفاؤلك اللّا متناهي مزعج للغاية. |
Sonra birden ortada üzüntü olmadığını ve hepimizin sonsuz evrende birer toz parçası olduğumuzu hatırlıyorum. | Open Subtitles | ثم أتذكر أنه لاتوجد تعاسة ونحن مجرد بقع غبار في كون لا متناهي |
Ben sonsuz küçük değerlere kadar denklemleri görürüm. | Open Subtitles | أرى معادلات أحلّلها إلى مستوى متناهي في الصغر |
Büyülü oklar atmışlar ve o oklar yıldızların sonsuz ışığı olmuş. | Open Subtitles | لقد أطلقا سهامًا مسحورة والتي تفجرت وملأت السماء المظلمة مع عدد لا متناهي من النجوم. |
Kopernik'ten kısa bir süre sonra, 1580'de İtalyan bir keşiş olan Giardano Bruno yıldızların, büyük ihtimalle kendi gezegenleri olan güneşler olduğunu; evrenin ise sonsuz olduğunu ileri sürdü. | TED | بعد وقت قصير من كوبرنيكوس، في 1580، جاء راهب إيطالي، جيوردانو برونو، وأشار لكون النجوم شموساً مستقلة لها كواكبها الخاصة بها و أن الكون متناهي الحجم |
Uzun bir süre uzayın sonsuz olduğuna inandık. | Open Subtitles | لقد تخلينا دائما أن حجم الكون لا متناهي |
Ben sonsuz sevgiye inandığını sanıyordum. | Open Subtitles | ظننتكِ تؤمنين بالحب اللا متناهي. |
Yaşam bir daire gibi, kendini tekrar eden sonsuz bir şey. | Open Subtitles | الحياة مثل الدائرة , شيء غير متناهي... متكرر, مهما حدث. |