Hatta diğer insanların yaptığı gibi sosyal medyada kişiliğimi tekrardan inşa etmeyi denedim. | TED | حتى أني حاولت إعادة بناء هويتي على وسائل الاعلام الاجتماعية مثلما يفعل الآخرون. |
Burada muhteşem olan şey teknoloji sayesinde telefonun görebilmesinin ve anlayabilmesinin mümkün olması, tıpkı insan beyninin yaptığı gibi. | TED | والشيء الرآئع خلف ذلك هو التقنية المستخدمة التي تسمح للهاتف بالمشاهدة والتحليل مثلما يفعل المخ البشري. |
Bilgisayarların yaptığı gibi | TED | هي لا تفعل ذلك بالوحدات والأصفار مثلما يفعل الكمبيوتر |
Mutluluk içinde yaşarsın tıpkı bizim gibi Oompa Loompa Doompa Dee Do | Open Subtitles | ~ و كنت ستعيش سعيدا أيضا ~ ~ مثلما يفعل ~ ~ الـ أومبا لومبا دومبا دي ~ |
Mutluluk içinde yaşarsın tıpkı bizim gibi Oompa Loompa Doompa Dee Do | Open Subtitles | ~ لتعيش في سعادة و هناء ~ ~ مثلما يفعل ~ ~ الــ أومبا لومبا دومبادي~ |
Arkandan vuruyorlar, tıpkı bazı Amerikalıların yaptığı gibi. | Open Subtitles | ثم يلتفون من حولك ويضربوك من الخلف مثلما يفعل الامريكان |
Gittikleri heryere, bu insanın yaptığı gibi, karmaşık dünyalarının izlerini götürüyorlar. | Open Subtitles | وأينما ذهبوا , كانوا يتركون اثر يدل على عالمهم المعقد مثلما يفعل هذا الرجل الآن |
Aynı ağabeyimin yapıyor olduğu gibi, aynı onun hep yaptığı gibi. | Open Subtitles | تماما مثلما يفعل أخي تماما مثلما يفعل دائما |
Sabah Sam'le çene çalıyorduk bilirsiniz iki arkadaşın yaptığı gibi. | Open Subtitles | فقط، نتحدث بحماقة مثلما يفعل الأخوة كما تعرفون، |
Yönetmen, yazar, senarist ya da çekim tahtasını tutan herifin işini yaptığı gibi. | Open Subtitles | فقط مثلما يفعل المخرج ما يفعله و الكاتب و فتاة النص و الشخص الذي يحمل الكلاكيت |
Beni incitmemek için ailenin yaptığı gibi yalan söyledin. | Open Subtitles | لكنك كذبت لتحميني حتى لا أتأذى مثلما يفعل والديك معك |
Bu durumda, bu bilgi yeni makine mimarileri tasarlamamıza veya hasarı iyi bir şekilde telafi edebilecek akıllı algoritmalar tasarlamamıza imkan tanıyor. Aynen insan atletlerin yaptığı gibi. Yedekleme yapan makineler yapmaktan iyidir. | TED | في هذه الحالة، هذه المعرفة تسمح لنا بتصميم تصاميم هندسية لآلات جديدة أو بتصميم خوارزميات ذكية تتعامل مع الأضرار برشاقة، مثلما يفعل الرياضيون البشر، بدلاً من بناء آلات بفائض. |
Yeni bir şey yaratma gibi tamamen meşgul edici sürece bu adamın yaptığı gibi kendinizi adadığınızda, bedeninin nasıl hissettiğini ya da evdeki sorunları takip etmeye yetecek dikkatiniz kalmaz. | TED | عندما تكون منهمكًا بقدر كبير في عملية تستغرقك تمامًا مثل عملية إبتداع شيء جديد، مثلما يفعل هذا الرجل فلا يكون لديه ما يكفي من الانتباه لمراقبة كيف يشعر جسمه، أو التفكير في مشاكله في المنزل |
Adam her zaman yaptığı gibi ağaca çıkar. | Open Subtitles | ويصعد أحد الرجال فوق الشجرة ... مثلما يفعل الغوريلا دائماً |
Arkandan vuruyorlar, tıpkı bazı Amerikalıların yaptığı gibi. | Open Subtitles | ويضربوك من الخلف مثلما يفعل الامريكان |
Benim garsonumdu ve ben onu herkesin hayatta yaptığı gibi başımdan defettim. | Open Subtitles | انا طردته مثلما يفعل اى شخص فى حياته |
Mutluluk içinde yaşarsın tıpkı bizim gibi Oompa Loompa Doompa Dee Do | Open Subtitles | ~ ولكنت تعيش الآن سعيدا ~ ~ مثلما يفعل ~ ~ الـ أومبا لومبا دومبا دي ~ |