- Sen git, rahatsızlık vermek istemem. Verme o zaman! - Yarın bu saatlerde mutlu olacaksın. | Open Subtitles | حسنا أيتها السخيفة، غدا في مثل هذا الوقت سوف تكونين سعيدة |
Yarın bu saatlerde bacağı morarmaya başlayacak. | Open Subtitles | فى مثل هذا الوقت غدا ستكون ساقه بدات فى الهلاك |
Senin gibi bir adamla Bu saatte Central Park'ta mı? | Open Subtitles | رجل مثلك في الحديقة المركزية في مثل هذا الوقت ؟ |
Gecenin bu saatinde asansörde tek başıma kalmaya korkuyorum da. | Open Subtitles | أخاف من المصعد فى مثل هذا الوقت وأنا بمفردى |
Bak, yarın gece bu zamanlar hepsi bitmiş olacak. | Open Subtitles | سينتهي كل شيء في مثل هذا الوقت من ليلة غد |
Böyle bir zamanda bu senin için iyi bir teselli olmalı. | Open Subtitles | يجب أن يكون ذلك راحة حقيقية لك في مثل هذا الوقت. |
Gelecek sene bu zamanlarda senin ve benim nerede olacağımızı kim bilir? | Open Subtitles | من يَعْرفُ اين ممكن ان نكون انا و انتي في مثل هذا الوقت من السَنَة القادمة؟ |
17 Haskell. 283 Clancy. Clancy yılın bu zamanlarında güzeldir. | Open Subtitles | هاسكل 17 كلارنسي 283 كلارنسي شارعه جميل في مثل هذا الوقت. |
Yarın bu saatlerde bir beyefendi olacaktım. | Open Subtitles | في مثل هذا الوقت من يوم غد كنت سأكون من السادة المحترمين |
Hesaplamalar yarın bu saatlerde tam yeri gösterir. | Open Subtitles | الإعادة يجب أن تحدد الموقع بدقّة في مثل هذا الوقت غداً |
Yarın bu saatlerde, yepyeni bir hayata başlayacaksın. | Open Subtitles | في مثل هذا الوقت غداً ستبدأين حياة جديدة |
Yarın bu saatlerde, yepyeni bir hayata başlayacaksın. | Open Subtitles | في مثل هذا الوقت غداً ستبدأين حياة جديدة لن تكون في تلك الحياة أليس كذلك ؟ |
Tek söyleyebileceğim, yarın Bu saatte ölmüş olacağım. | Open Subtitles | كل الذي أستطيع قوله أنني غداً في مثل هذا الوقت أكون ميتاً |
Bu saatte barda kimsenin olmaması normal değil. | Open Subtitles | هذا ليس طبيعى بأن لا يكون هناك أحد فى مثل هذا الوقت |
Bu saatte neden tek başına dışarıdasın? | Open Subtitles | إذاً ، لماذا تخرجين لوحدك في مثل هذا الوقت المتأخر ؟ |
Gecenin bu saatinde neden buradayım sanıyorsun? | Open Subtitles | لماذا تعتقدين بأني أنتظرك بالخارج هنا في مثل هذا الوقت من الليل ، يا إمرأة ؟ |
Gecenin bu saatinde geldiğim için özür dilerim. | Open Subtitles | أنا متأسف لإحضاركٍ في مثل هذا الوقت المتأخر |
Seneye bu zamanlar, iş yönetimi masterımı yapmış olacağım. | Open Subtitles | في مثل هذا الوقت من السَنَة القادمة، أنا سَيكونُ عِنْدي إم بي أي ي. |
Eğer şanslıysam, ki değilim, Gelecek yıl bu zamanlar, | Open Subtitles | في مثل هذا الوقت من السَنَة القادمة، أنا سَأَكُونُ بيع عقاراتِ من المحتمل. |
Böyle bir zamanda ziyarete gelen dostlara sahip olmak çok rahatlatıcı. | Open Subtitles | إنها لراحة أن يكون لديك أصدقاء للزيارة فى مثل هذا الوقت |
Kralik, bu kadar fevri olma, hele Böyle bir zamanda. | Open Subtitles | "كراليك " ، لا تتسرع ليس فى مثل هذا الوقت |
"Gelecek yıl bu zamanlarda gitmiş olacağım... | Open Subtitles | في مثل هذا الوقت من السنة القادمة . . سأختفي |
Yılın bu zamanlarında yaptığımız gibi, körfezden göç ediyorduk. | Open Subtitles | كنا نهاجر من الخليج , كما نفعل في مثل هذا الوقت من العام |
Yılın bu zamanında görmedim. Peki bunun cezası nedir söyler misiniz? | Open Subtitles | ليس في مثل هذا الوقت من السنة ما غرامة إشعال النار؟ |