Kızı ya da oğlu uzaklara taşınmış ve kötü bir hayat sürdürmeyi seçmiş sevgi dolu bir baba düşünün. | Open Subtitles | تخيلوا أباً محبّ, يرحل عنه أبناؤه ليختاروا حياة سيئة |
Kalıntılar sarılmıştı bu da anlamlı bir merasim, sevgi dolu bir cenaze hatta utanç ki bu da mantıklı olur çünkü çocuğun el ve ayakları iple bağlanmıştı. | Open Subtitles | حسناً، البقايا لفّت وهو ما يشير إلى إحساس بالمراسم دفن محبّ أَو محتمل على حد سواء، خزي |
Açıkcası iyi yetiştirilmiş. sevgi dolu bir evden geldiğini anlamıştım. | Open Subtitles | و واضح أنّه تمّ الاهتمام بها جيّداً و قد علمتُ أنّها أتت مِنْ بيتٍ محبّ |
Konuşmayı sevmesine rağmen. | Open Subtitles | على الرغم من أنّه محبّ اللكلام |
Konuşmayı sevmesine rağmen. | Open Subtitles | على الرغم من أنّه محبّ اللكلام |
James Dawson, başarılı bir profesör, olağanüstü derecede sevgi dolu bir baba ve kocaydı. | Open Subtitles | جيمس دوسن كَانَ a أستاذ ناجح... . . a أبّ محبّ بشكل رائع وزوج. |
Cesur bir savaşçı ve sevgi dolu bir baba. | Open Subtitles | جندي شجاع، وأبّ محبّ. |
Harika bir kızım ve sevgi dolu bir kocam var. | Open Subtitles | لديّ ابنة رائعة وزوج محبّ |
Vito iyi bir baba ve sevgi dolu bir eş. | Open Subtitles | (فيتو) أبّ رائع وزوج محبّ |