Sadece bir dolandırıcı değil, aynı zamanda bu işte çok iyi. | Open Subtitles | ليس لأنها فنانة محتالة بل لأنها بارعة جداً بذلك |
dolandırıcı. Ben de onu ifşa edeceğim. | Open Subtitles | بأنها لن تقوم فعلاً بالتواصل مع والدتكما إنها محتالة وسأقوم بكشفها |
Takviyeli mayo giydim diye bana sahtekar demiştin. | Open Subtitles | لقد قلتِ أنني محتالة لأنني أرتدي زيّ سباحة مبطّن |
Ekibime bir sahtekâr koymak büyük bir risk. | Open Subtitles | وضع محتالة على زملائي في الفريق هو كبير جدا خطر. |
Tüm arkadaşlarımın, ailemin ve tanrının huzurunda düzenbaz ve hilekar birisiyim. | Open Subtitles | . أنا محتالة المخادعة التي , قبل كل أصدقائها |
Ne yani, o da bizim gibi bir dolandırıcı mı? | Open Subtitles | حسناً ، أتعتقدان أنّها عميلة محتالة مثلنا؟ |
Kendisine binlerce dolar vermem için, beni kandıran bir dolandırıcı. | Open Subtitles | محتالة جعلتني أعطيها مئات الآلاف من الدولارات |
Bu insanların mevki peşinde bir kız değil de bir dolandırıcı olduğunu anlamalarından korkmuyor musun? | Open Subtitles | لا تريدين ان يدرك هؤلاء الرجال انك محتالة ولست متسلقة اجتماعية |
En kötü ihtimal vaktini dolandırıcı ve potansiyel katil olan biriyle boşa harcadığını öğrenirsin. | Open Subtitles | أسوأ الاحتمالات: تكتشف أنك كنت تهدر وقتك مع محتالة محترفة وربما قاتلة. |
En başından beri bizi onun güvenilmez bir dolandırıcı olduğuna ikna etmeye çalışıyordun. | Open Subtitles | انت الذي كنت تحاول اقناعنا انها محتالة ولا يمكن الوثوق بها |
- Adı Harper değil. Kız istediğini elde etmek için senin gibi salakları kullanan bir dolandırıcı. | Open Subtitles | إنها فتاة محتالة تخدع الحمقى أمثالك كي تصل إلى ما تريد |
Belki ben ev kurusuyum ama sahtekar değilim. | Open Subtitles | ربما أنا بلهاء لكنى لست محتالة. |
O zaman anlar senin aslında salağın teki için ona oynayan aceleci küçük bir sahtekar olduğunu ve terk eder seni tabii. | Open Subtitles | ثميعرفأنك... أنِك محتالة تتلاعب به فيهجرك، فهمت |
Çok iğrençti. Kendimi sahtekar gibi hissettim. | Open Subtitles | هذا كان سخيفاً أشعر أنني محتالة |
Sormazsan ben soracağım ve sen de ezik bir sahtekâr olduğunu anlayacaksın. | Open Subtitles | إن لم تسألي فأنا سأفعل وستعلمين أنكِ محتالة |
Bir sahtekâr olduğum için beni kovmaları an meselesi. | Open Subtitles | إنها مسألة وقت فحسب قبل أن يطردوني لكوني محتالة تماماً |
Çünkü insanların, onun Boy Scouts' ın kurucusu Robert Baden Powell'dan daha büyük bir sahtekâr olduğunu bilmesi lazım. | Open Subtitles | لان الناس بحاجة إلى معرفة انها محتالة حتى أكثر من روبرت بادن بويل |
Başta beni bir düzenbaz sandın... her ne kadar çok iyi bir düzenbaz olsam da. | Open Subtitles | ظننتي محتالة في البداية، وربما كان إعتقاداً جيد جدًا |
Bu saçmalık sayesinden bu seferlik kurtulabilirsin ama sen bir sahtekarsın ve bu çok yakında ortaya çıkacak. | Open Subtitles | قد تفري من هذه ،المهزلة بهذه المرة .لكنكِ محتالة , وسيظهر ذلك للعلن قريباً |
Willy Sutton hırsızdı. Hitler deliydi. Ophelia hırsız değildi. | Open Subtitles | ويلي ساتن كان محتال, هتلر كان مجنون, أوفيليا لم تكن محتالة. |
Tamam, daha fazla sürüklenmeyelim. Kadın bir şarlatan. | Open Subtitles | ،حسناً، دعونا لانتحمسُ أكثر المرأةُ محتالة |
Ailemden biri değil. Sahtekârın teki. Bu yüzden ondan kurtulmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | ليست من أسرتي، بل محتالة أحاول التخلُّص منها. |
Sevdiğim kadın bir sahtekardı. | Open Subtitles | المرآة التي احبها كانت محتالة |
Bana kızın taklidinin... | Open Subtitles | أنت تقول لي أن الفتاة محتالة... . |