"محتالة" - Translation from Arabic to Turkish

    • dolandırıcı
        
    • sahtekar
        
    • sahtekâr
        
    • düzenbaz
        
    • sahtekarsın
        
    • hırsız
        
    • hilekar
        
    • şarlatan
        
    • Sahtekârın
        
    • sahtekardı
        
    • taklidinin
        
    Sadece bir dolandırıcı değil, aynı zamanda bu işte çok iyi. Open Subtitles ليس لأنها فنانة محتالة بل لأنها بارعة جداً بذلك
    dolandırıcı. Ben de onu ifşa edeceğim. Open Subtitles بأنها لن تقوم فعلاً بالتواصل مع والدتكما إنها محتالة وسأقوم بكشفها
    Takviyeli mayo giydim diye bana sahtekar demiştin. Open Subtitles لقد قلتِ أنني محتالة لأنني أرتدي زيّ سباحة مبطّن
    Ekibime bir sahtekâr koymak büyük bir risk. Open Subtitles وضع محتالة على زملائي في الفريق هو كبير جدا خطر.
    Tüm arkadaşlarımın, ailemin ve tanrının huzurunda düzenbaz ve hilekar birisiyim. Open Subtitles . أنا محتالة المخادعة التي , قبل كل أصدقائها
    Ne yani, o da bizim gibi bir dolandırıcı mı? Open Subtitles حسناً ، أتعتقدان أنّها عميلة محتالة مثلنا؟
    Kendisine binlerce dolar vermem için, beni kandıran bir dolandırıcı. Open Subtitles محتالة جعلتني أعطيها مئات الآلاف من الدولارات
    Bu insanların mevki peşinde bir kız değil de bir dolandırıcı olduğunu anlamalarından korkmuyor musun? Open Subtitles لا تريدين ان يدرك هؤلاء الرجال انك محتالة ولست متسلقة اجتماعية
    En kötü ihtimal vaktini dolandırıcı ve potansiyel katil olan biriyle boşa harcadığını öğrenirsin. Open Subtitles أسوأ الاحتمالات: تكتشف أنك كنت تهدر وقتك مع محتالة محترفة وربما قاتلة.
    En başından beri bizi onun güvenilmez bir dolandırıcı olduğuna ikna etmeye çalışıyordun. Open Subtitles انت الذي كنت تحاول اقناعنا انها محتالة ولا يمكن الوثوق بها
    - Adı Harper değil. Kız istediğini elde etmek için senin gibi salakları kullanan bir dolandırıcı. Open Subtitles إنها فتاة محتالة تخدع الحمقى أمثالك كي تصل إلى ما تريد
    Belki ben ev kurusuyum ama sahtekar değilim. Open Subtitles ربما أنا بلهاء لكنى لست محتالة.
    O zaman anlar senin aslında salağın teki için ona oynayan aceleci küçük bir sahtekar olduğunu ve terk eder seni tabii. Open Subtitles ثميعرفأنك... أنِك محتالة تتلاعب به فيهجرك، فهمت
    Çok iğrençti. Kendimi sahtekar gibi hissettim. Open Subtitles هذا كان سخيفاً أشعر أنني محتالة
    Sormazsan ben soracağım ve sen de ezik bir sahtekâr olduğunu anlayacaksın. Open Subtitles إن لم تسألي فأنا سأفعل وستعلمين أنكِ محتالة
    Bir sahtekâr olduğum için beni kovmaları an meselesi. Open Subtitles إنها مسألة وقت فحسب قبل أن يطردوني لكوني محتالة تماماً
    Çünkü insanların, onun Boy Scouts' ın kurucusu Robert Baden Powell'dan daha büyük bir sahtekâr olduğunu bilmesi lazım. Open Subtitles لان الناس بحاجة إلى معرفة انها محتالة حتى أكثر من روبرت بادن بويل
    Başta beni bir düzenbaz sandın... her ne kadar çok iyi bir düzenbaz olsam da. Open Subtitles ظننتي محتالة في البداية، وربما كان إعتقاداً جيد جدًا
    Bu saçmalık sayesinden bu seferlik kurtulabilirsin ama sen bir sahtekarsın ve bu çok yakında ortaya çıkacak. Open Subtitles قد تفري من هذه ،المهزلة بهذه المرة .لكنكِ محتالة , وسيظهر ذلك للعلن قريباً
    Willy Sutton hırsızdı. Hitler deliydi. Ophelia hırsız değildi. Open Subtitles ويلي ساتن كان محتال, هتلر كان مجنون, أوفيليا لم تكن محتالة.
    Tamam, daha fazla sürüklenmeyelim. Kadın bir şarlatan. Open Subtitles ،حسناً، دعونا لانتحمسُ أكثر المرأةُ محتالة
    Ailemden biri değil. Sahtekârın teki. Bu yüzden ondan kurtulmaya çalışıyorum. Open Subtitles ليست من أسرتي، بل محتالة أحاول التخلُّص منها.
    Sevdiğim kadın bir sahtekardı. Open Subtitles المرآة التي احبها كانت محتالة
    Bana kızın taklidinin... Open Subtitles أنت تقول لي أن الفتاة محتالة... .

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more