yerine geçtiğin o yaşlı ucubeden bir milyon kat daha iyisin. | Open Subtitles | أنت أفضل كثيراً من المسن الأحمق عديم الفائدة الذي حللت محله |
Acaba onun yerine siz gelip sınıfa işinizi anlatır mısınız? | Open Subtitles | كنت أتساءل إذا كنت تود أن تحل محله وتتحدث للصف |
İçimizden biri 24 saat burada bekleyecek. Biri yorulunca diğeri onun yerini alacak. | Open Subtitles | ينبغي أن يكون شخصا حاضرا أمام منزلك فاذا اخطأ شخص الآخرين سيحلون محله |
Dünya dönmeye, onun yerini de başkaları almaya devam edecek. | Open Subtitles | العالم سوف يستمر في الدوران وبعض الاوغاد سوف يحلون محله |
Ne muazzam, gerçi yanlış yönlendirilmiş bir yaratıcılık, değil mi? | TED | وإن لم يكن في محله, يال الابداع الهائل، أليس كذلك؟ |
Eğer siz onu yerinde, olsaydınız ne yapardınız? | Open Subtitles | لو كنت محله الأن ماذا ستكون خطوتك المقبلة؟ |
Onun yerine gelen geçici eleman ise iyiydi, hoştu ama fazla normaldi. | Open Subtitles | الفتى الذي حل محله كان لطيفاً كفاية لكن عادي أكثر من اللازم |
Markus'u bilirsin, yeni emekli oldu. Onun yerine geçebiliriz. | Open Subtitles | ماركوس, لقد تقاعد للتو يمكننا أن نحل محله |
Glazunov bugün evde. Sen yerine geçeceksin. | Open Subtitles | سيبقى بوريس جلازونزف فى بيته أنت ستحل محله |
Alman yanlısı olduğu düşünülen eski şah tahttan indirilip yerine oğlu Muhammed Reza Pahlevi geçirildi. | Open Subtitles | كان يُعتقد أن الشاه ،القديم مواليًا لألمانيا تم خلعه وحل محله ابنه محمد رضا بهلوي |
Bay Wilkins'in şoförü grip olmuş ve bana yerine geçmemi söyledi. | Open Subtitles | سائق السيد ولكنز مريض و طلب منى أن أحل محله |
Bay Tsai onun yerine oynayacak. | Open Subtitles | لكن السيد يانج يجب أن يذهب للعمل السيد توسيا سيأتي ليحل محله |
Ona kendisinin yerini alabilecek bir gönüllümüz olduğunu söyledik. | Open Subtitles | لقد أخبرناه أن لدينا متطوع مستعد لكي يحل محله |
yerini alabilecek bir gönüllü olduğunu da söyledik. | Open Subtitles | لقد أخبرناه أن لدينا متطوع مستعد لكي يحل محله |
Patronu her şeyi bildiğini sanıyor ve Georg'un yerini alacağını sanıp korkuyor. | Open Subtitles | ويعتقدُ بأنّه يعرف كُلّ شيءَ فجعل جورج الذي قَدْ يَحْلُّ محله |
Son bir kaç aydır beni saran acı ve karışıklık ortadan kayboldu, yerini tek bir harika amaca bıraktı. | Open Subtitles | الالم والارتباك في الأشهر الأخيرة اختفى وحل محله اشياء جيدة |
Herhangi bir sebepten dolayı şampiyon başarısız olursa, Sıradaki onun yerini alcak. | Open Subtitles | لو حدث وخسر الفائز لأي سبب فأول من يليه سيحل محله |
Bana olan inancını, yanlış kişiye olsa da takdir ediyorum. | Open Subtitles | أنا أقدر أيمانُكَ بي حتى لو لم يكن في محله |
İlişkim yalnızca birkaç aylıktı ve insanlar aslında yanlış soruyu soruyorlar gibi hissettim. | TED | علاقتي لم تكن سوى منذ بضعة أشهر، ولقد شعرت بأن السؤال لم يكن في محله في الوهلة الأولى. |
- iyi, yanlış düşünmüşsün. - Hey sadece bir imza adamım. | Open Subtitles | ــ ظنك في غير محله ــ مجرد توقيع ، يارجل |
Şu an onun yerinde olmak istemezdim. | Open Subtitles | فتى مسكين ، لا أتمنى أن أكون محله الآن |
Ve öfkesinin yersiz olup olmadığından emin değil. | Open Subtitles | بما أنهما لم يكونا مساعدان مؤخراً وهي غير واثقة ما إذا كان غضبها في محله |
Dil yeteneklerinin bulunduğu sol yarıkürede hasar varsa bazan sağ yarıküre elinden geldiğince boşluğu kapatır. | Open Subtitles | حيث يوجد مركز الكلام فإن الفص الأيمن يحاول أن يحل محله |