| Ölüm hakkındaki konuşmalarımız bana gösterdi ki bizler çok farklıyız. | Open Subtitles | كلّ ذلك الحديثُ عن الموتِ أظهرَ لي كم نحن مختلفان. |
| Kardeş olabiliriz ama tamamen farklıyız. | Open Subtitles | صحيح أننا أشقـاء، لكننـا مختلفان تمـاماً. |
| İki kardeş, çok farklılar değil mi? | Open Subtitles | أنهما مختلفان عن بعضهما تماماً حتى انهما لا يبدوان شقيقتين .. اليس كذلك؟ |
| Niye böyle farklısınız? Niye ikiniz de farklısınız? | Open Subtitles | لماذا انت مختلف لماذا انتما الأثنان مختلفان |
| Güvenlik iki farklı şeydir: hem histir hem de gerçeklik. Ve bunlar birbirinden farklıdır. | TED | إذن الأمن هو شيئان مختلفان: إنه إحساس، و إنه حقيقة. و هما مختلفان. |
| Yozlaşmayla ilgili konuşacağım fakat iki farklı şeyi yan yana getirmek istiyorum. | TED | سأحدثكم اليوم عن الفساد, و لكني أريد أن أضع أمامنا شيئان مختلفان. |
| Bilirsin, sorununu bilmekle, onun üstesinden gelmek iki ayrı şeydir. | Open Subtitles | كما تعلمين , معرفة تفاهاتكِ و تخطي تفاهاتكِ شيئان مختلفان |
| Dediğim gibi, şu yaşlı çiftçi ve ben, her şeyde farklıyız. | Open Subtitles | كما كنت أقول, ذلك المزارع في السابق و الشخص الذي أمامك مختلفان |
| Biz farklıyız, ve bunu hiç bir şey değiştiremez. | Open Subtitles | نحن مختلفان ولا يمكننا عمل شيء لتغيير ذلك |
| Lana, biz farklıyız. | Open Subtitles | لانا نحن مختلفان لا نرى أبوينا الحقيقيين كل يوم |
| Biz ikiziz, lâkin birbirimizden bir aynanın iki tarafı kadar da farklıyız | Open Subtitles | نحن توأمان ، ولكنا مختلفان كأختلاف جانبي المرآة |
| Bak, Nick, biz farklıyız ve Ryan ile ilişkimizin zor olması lanetli olduğumuz anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | نيك نحن مختلفان وفقط لإن الامر مختلف مع رايان لا يعني اننا فاشلان |
| Tamam! Anladık! Birbirimizden çok farklıyız. | Open Subtitles | حسناً، لقد فهمنا، نحن مختلفان جدّاً عن بعضنا. |
| Sanırım Lise ve gerçek hayat birbirinden farklılar. | Open Subtitles | أعتقد أن المدرسة الثانوية والحياة الواقعية مختلفان تماماً |
| Ben sadece sizi birarada hayal edemiyorum. Siz çok farklısınız. Öylesiniz yani. | Open Subtitles | لا أظن أنكما مناسبان لبعضكما بعضاً أقصد، أنتما مختلفان تماماً |
| Kanserden ölmek ve nörolojik hastalık sonucu ölmek farklıdır. | TED | الموت من السرطان والموت من مرض عصبي أمران مختلفان. |
| Böyle farklı iki insan için ilgi alanlarınız çok benzeşiyor. | Open Subtitles | نظراً إلى أنكما مختلفان جداً لديكما الكثير من الأهتمامات المتشابهة |
| Aslında, iki ayrı çeşit kadınlığı gözlemleyerek büyüdüm. | TED | في الواقع, نشأت أراقب نوعان مختلفان من النساء. |
| Her salata için on beş farklı sos ve iki değişik çeşit marul. | Open Subtitles | خمسة عشر طبقاً مختلفاً لكل سلطة، ونوعان مختلفان من الخسّ |
| Ayrıca birinin ölmesini istemekle onu öldürmenin çok farklı şeyler olduğuna inanıyorum. | Open Subtitles | أؤمن أيضاً بأنّ رغبتك بموت شخص ما وقتلك إيّاه شيئان مختلفان تماماً. |
| hiçbirşeyi olmayan, birbirinden farklı iki insandan ibaret. | Open Subtitles | شخصانلايمتلكانشيئاً.. مختلفان عن بعضهما البعض كثيراً |
| Fakat, bu senin muhtemelen anlayamayacağın bir fark. | Open Subtitles | و هذان شيئان مختلفان أنت على الأرجح لن تفهم الفرق أبداً |
| Biliyor musun, sen ve ben o kadar da farklı değiliz, cidden. | Open Subtitles | أتعرف , لا أعتقد أنك و أنا مختلفان عن بعضان , بِحق |
| - İki farklı su kaynağı, veya bu borularından birinin bir başka esrar tarlasına uzandığını düşündün mü? | Open Subtitles | ، مصدران مختلفان للماء أو تظن أنّ واحداً من هذه الأنابيب تقود لمزرعة حشيشٍ أخرى ؟ |
| Ama söylemekle yapmak apayrı şeyler. | Open Subtitles | أعلم ، أعلم لكن القول شىء و الفعل أمر أخر أنهما أمران مختلفان |
| Sende çok iyi biliyorsun ki, tamamen farklı bir şey. | Open Subtitles | إنهما شيئان مختلفان للغاية و أنت تعلمين بكل تأكيد ذلك |