Tüm dünyadan silah tüccarları füzeleri alabilmek için oraya gelecek. | Open Subtitles | وتجار السلاح من مختلف أنحاء العالم تبدا في تقديم العطاءات |
Tüm dünyadan gelen raporlar volkanik patlamalar veartçılarındurduğunaişaretediyor. | Open Subtitles | التقارير الواردة من مختلف أنحاء العالم تشير إلى أن الهزات و الثورات البركانية قد توقفت |
Ancak gerçek dünyanın her yerinde pek çok farklı şekilde etrafımızı sarmış, birbirimizden ayrılmış durumdayız. | TED | ولكن الحقيقة هي أننا ننفصل عن بعضنا البعض بطرق عديدة وفي العديد من الأماكن في مختلف أنحاء العالم. |
Ekibimizin bu inanılmaz fotoğrafları dünya çapında yayıldı. | TED | شوهدت هذه الصور الرائعة لفريقنا في مختلف أنحاء العالم. |
Yılda 300 günü dünyayı dolaşırken, her yerde farklı yaşlardan bir Roots and Shoots grubu var. | TED | وبما أنني أسافر إلى مختلف أنحاء العالم 300 يوما في السنة، في كل مكان هناك مجموعة من الجذور والبراعم من أعمار مختلفة. |
Mesela, şu an dünyanın farklı yerlerinden bin insanın genom dizilerinin incelendiği devam etmekte olan bir proje var. | TED | هناك على سبيل المثال مشروع يجري لسلسلة جينات الآلاف الافراد الجينوم الخاص بهم من مختلف أنحاء العالم |
Bugün size Dünyanın dört bir yanındaki bilimciler tarafından insan zihninin sinirsel portresini çizmek amacıyla yürütülen bir projeden bahsedeceğim. | TED | أرغب اليوم في أن أخبركم عن مشروع يشارك فيه العديد من العلماء من مختلف أنحاء العالم لرسم صورة عصبية للعقل البشريّ. |
Tek bildiğimiz eski bir Alman milliyetçi olduğu ve dünyanın her yerindeki teröristlere radyoaktif materyaller sattığı. | Open Subtitles | ما نعرف هو أنّه قوميّ ألمانيّ يبيع موادَّ ذرّيّةً للإرهابيّين في مختلف أنحاء العالم |
Şuan dünyanın her tarafında BRT(metrobüs) diye isimlendirilen... ...Curitiba'nın düzenini kullanıyorlar. | TED | والآن هناك حوالي 83 مدينة في مختلف أنحاء العالم والتي تقوم بعمل ما يعرف ب "حافلة النقل السريع" في مدينة "كوريتيبا". |
Gerçek potansiyel, uzun vadeli potansiyel dünyanın her tarafında vücut bulan KENDİN YAPçı okyanus kaşifleri topluluğunda. | TED | الإمكانيات الحقيقية، الإمكانيات طويلة المدى، هي بوجود مستكشفي المحيطات "الذين يصنعون بأنفسهم" الموجودين في مختلف أنحاء العالم |
Görüyoruz ki, Afrika dan ilk ayrılan ve dünya çapında yayılmaya başlayan... ...ilk insan atası Homo erectus tur. | TED | وبالتالي، كان الإنسان المنتصب القامة السلف الأول للإنسان يغادر أفريقيا وبدأ ينتشر في مختلف أنحاء العالم. |
dünya çapında yüzlerce binlerce genç insan bu duvarı yıkıp dünyayı yaşayan tüm canlılar için daha iyi bir yer yapabilirler. | TED | مئات وآلآف الشباب من مختلف أنحاء العالم يمكن اقحامهم ويمكنهم عمل هذا من أجل جميع الكائنات الحية. |
Ama, dünya çapında abartısız yüzlerce sivil toplum örgütü... ...şeffaflık konusunda mücadele için... ...bir araya geldiler... ...ve bu hızlı bir şekilde norm ve kanun haline geliyor. | TED | لكن مئات جماعات المجتمع المدني من مختلف أنحاء العالم جاءت معا للقتال من أجل الشفافية، وسرعان ما أصبحت هي القاعدة والقانون الآن. |
Tüm dünyada oluyor. Bu nedenle dünyayı dolaşırken pek çok umudunu yitirmişe benzeyen genç insanla karşılaşmak beni şaşırtmadı. | TED | لهذا لا يدهشني وأثناء سفري في مختلف أنحاء العالم إلتقيت بالعديد من الشباب الذين يبدوا أنهم فقدوا الأمل. |
Örneğin, dünyanın farklı yerlerinden insanlara da bu soruları sorduk, liberal ve muhafazakâr insanlara ve aslen aynı cevapları verdiler. | TED | فمثلا، سألنا أشخاصًا من مختلف أنحاء العالم عن هذه الأسئلة، أشخاص من الليبراليين والمحافظين، ولقد أعطونا أساسًا نفس الجواب. |
Bunu bir öncelik olarak belirlediler ve sonrasında dünyanın farklı yerlerinden bu konu üzerinde çalışan, esasında aynı konu, 300 araştırmacı işe alındı. | TED | لذا يقومون بتحديده على أنه الأولوية الأهم ، وبعدها قاموا بالتجنيد و لديهم الآن 300 باحث من مختلف أنحاء العالم والذين يقومون بدراسة هذا الموضوع ، بشكل أساسي نفس الموضوع . |
Dünyanın dört bir yanından düzinelerce ekip geliyor. | Open Subtitles | هناك دزبنة الفرق التّي ستأتي إلينا من مختلف أنحاء العالم |