Ve varlığınızın her anını savunmak savunmak zorunda olduğunuz bir durumda olduğunuzda çok farklı bir tavırla tepki vereceğiniz bir durumda kalıyorsunuz. | TED | وعندما تكون في موقف يتوجب عليك فيه تبرير كل لحظة من وجودك، فتوضع في موقف حيث يتوجب عليك التصرف بسلوك مختلف جداً. |
Elde etme yöntemleri aynı gelebilir ama sebebi çok farklı. | Open Subtitles | العملية للوصول إليهما قد تشعرك بالتشابه ولكن الدافع مختلف جداً |
Sonuç ise, Çinlilerin devlet hakkında çok farklı bir görüşe sahip olmaları. | TED | والنتيجة هي ان للصينين مفهوم مختلف جداً عن الحكومة \ السلطة |
Gri kutular Windows yazılımı kullanmıyorlar; onlar tamamen farklı bir teknoloji. | TED | ان هذه العلب الرمادية لا تعمل حتماً على نظام ويندوز انها تعمل على نظام مختلف جداً |
Bebekler sunni tenefüs dersi aldığım için çok mutluyum ama bu yaratıklarda ağız şekli tamamen farklı. | Open Subtitles | أعني أنا سعيدة لأني أخذت دورة الاسعافات الأولية للرضع .. لكن كل ما في الأمر أنه شكل الفم مختلف جداً في هذه المخلوقات |
Bu sorunun cevabı, sanırım önceden de başka konuşmalarda duyduğunuz bir cevap, yine de tekrar söyleyebilirim: Beyinlerimiz daha değişik bir dünya için evrimleşti, şimdi içinde yaşadığımızdan çok daha değişik. | TED | الإجابة على هذا السؤال، أعتقد، هي إجابة سمعتموها بالفعل في بعض الأحاديث، وأجرؤ على القول أنكم ستسمعوها مجدداً: تحديداً، أن أدمغتنا نشأت لعالم مختلف جداً عن العالم الذي نعيش فيه حالياً. |
Liflerin bu belirli yönlenmeleri, iskelete çok, çok farklı bir tutum kazandırıyordu. | TED | تلك الالياف في ذلك الانتظام المعين تعطي الهيكل سلوك مختلف جداً. |
Yani benimkinden çok farklı dünyalardan iletişime geçtiğim insanlar olmak zorundaydı, yoksa yeni akımları takip edemezdim. | TED | لذلك، توجب عليّ ان يكون لدي اتصالات بعالم مختلف جداً عن عالمي، وإلا ما استطعتُ تغطية التوجُهات المختلفة |
Çevredeki binalardan farklı, çok farklı çünkü diğer binalar doğayla aralarında bir duvar oluşturuyorlar. | TED | إنه مختلف، مختلف جداً عن بقية المباني المحيطة به، لأن باقي المباني يريدون أن يبنوا سوراً حول الطبيعة. |
Oysa ben HIV Afrika'da çok farklı derdim. | TED | ما أقوله أنا هو أن إنتشار الفيروس مختلف جداً في أفريقيا |
Saçı, üzerindekiler, konuşma tarzı... hepsi çok farklı. | Open Subtitles | شَعره ملابسة طريقة كلامُة كُلّة مختلف جداً |
Gücenmeyin ama sizin işleriniz benimkinden çok farklı. | Open Subtitles | لا أقصد الإساءة , لكن عملكم انتم مختلف جداً |
sadece kanı böyle görmeyi beklemiyordum... delil toplama, çok farklı. | Open Subtitles | أعتقد أنني فقط لم أكن أتوقع أن يبدو الدم هكذا ما قبل جمعه مختلف جداً |
Bunun, uzayın şu kahve fincanı şekline benzer yapıdaki bir bölgesinden çok farklı olduğunu düşünebilirsiniz. | Open Subtitles | أنت ربما تعتقد انه سيكون مختلف جداً عن منطقة من الفضاء شُكِّلت مثل كوب القهوة هذا. |
Tamam ama, diyelim ki bu çöreği çok farklı başka bir şekle, deliksiz bir şekle dönüştürmek istediniz. | Open Subtitles | حسناً,لكن افترض أنك أردت تغيير شكل الكعكة إلى شكل مختلف جداً, شكل بلاثقوب. |
Psikopatların genelde çok farklı beyin tepkileri vardır | Open Subtitles | حقيقة المضطربون عقليا لديهم مخ ذو نموذج مختلف جداً. |
Bu tamamen farklı bir sözleşme tipi, tek seferlik özel sözleşme. | Open Subtitles | إنه نوع مختلف جداً من العقود, إنه عقد واحد وكفى. |
Ama Teyzenin yaptığı tamamen farklı. | Open Subtitles | ما فعلته عمّتكَ كَان مختلف جداً |
Eski Samar mükemmel bir hedefti ama bu tamamen farklı. | Open Subtitles | سمار) القديم كان هدف مثالي) لكن هذا شخص مختلف جداً |
Gerçekçi olmamız, anlamamız gereken nokta Hester'ın bizden tamamen farklı bir çağda yaşamış olmasıdır. | Open Subtitles | ماذا علينا ان ندركه ...ان هيستر عش في زمن مختلف جداً |
kendi dünyandan tamamen farklı ve bağımsız | Open Subtitles | مختلف جداً ومنفصل عن عالمك. |
- Hayal ettiğimden çok daha farklı. | Open Subtitles | إذن ما الامر ؟ إنه مختلف جداً عمّا تخيّلت |