| İnançlarıma hiç kimse bu kiliseden geri çevirmeyecek kadar dürüst ve sadık oldum. | Open Subtitles | لقد كنت صادقاً مخلصاً في إيماني بحيث لا يبتعد أحد عن هذه الكنيسة |
| Kötülerle savaşacağına, doğruyu savunacağına, kadınları koruyacağına, arkadaşlıklarında dürüst olacağına, ve aşkta sadık olacağına. | Open Subtitles | للدفاع عن الحق و لحماية النساء ليكون صادقاً في الصداقة و مخلصاً في الحب |
| Efendiye sadık davranarak onun gözüne girmek daha iyi. | Open Subtitles | من الأفضل أن أكون مخلصاً لسعادة المأمور و أحصُلَ على رضاه. |
| Onu terk etmesi için cesaretlendirdik ama ona korkunç derecede sadıktı, evden taşındığı ana kadar. | Open Subtitles | . . نحن شجعناه على أن يهجرها , كان مخلصاً لها بشدة إلى أن تركها |
| Bir yıldır evli ve hala ayık... ve hala sadık. | Open Subtitles | متزوج منذ سنة كاملة ولا يزال لا يشرب ولا يزال مخلصاً |
| - Kendisi size çok sadık... - Hey! sadık olsa iyi olur. | Open Subtitles | إنه أكثر الأشخاص اخلاصاً من الأفضل له أن يكون مخلصاً |
| Beş dakika sana sadık kalamıyordu. | Open Subtitles | لم يكن بإستطاعته أن يكون مخلصاً و لو لخمس دقائق |
| Beş dakika sana sadık kalamıyordu. | Open Subtitles | لم يكن بإستطاعته أن يكون مخلصاً و لو لخمس دقائق |
| Ben burada, her zaman iyi ve sadık bir elemandım. | Open Subtitles | لقد كنت عاملاً جيداً و مخلصاً لكم أيها الأوغاد |
| Ben burada, her zaman iyi ve sadık bir elemandım. | Open Subtitles | لقد كنت عاملاً جيداً و مخلصاً لكم أيها الأوغاد |
| Evet, benim, Dorian. Şu ana kadar öğrenmiş olduğunuz gibi İmparatorluğun sadık bir evladı değilim. | Open Subtitles | كما تعرفون الآن أنا لستُ مخلصاً لبريطانية |
| Kimsenin ilişkisine sadık kalamayacağını düşündüğün için mi Afrika uyku hastalığı tedavisi uyguluyorsun? | Open Subtitles | إذاً فأنت تعالجها من داء النوم الأفريقي لأنك لا تظنه ممكناً أن يظل أحد مخلصاً بأي علاقة؟ |
| Bununla birlikte, hiç görmediğim nişanlı gerçeğine sadık kaldım. | Open Subtitles | و مع ذلك بقيت مخلصاً لخطيبة لم أرها أبداً |
| W-w-- açıklığa kavuşturalım, yani, buraya geri taşınmak ve bana sadık kalmak ve beni bütün ruhunla sevmek mi istiyorsun? | Open Subtitles | لنوضح الأمور فقط تريد أن تعود للعيش هنا.. و تكون مخلصاً لي و تحبني من كل قلبك و مشاعرك؟ |
| Ve homoseksüel biri olarak, hiçbir zaman sadık olma konusunda uzmanlık yapmadım. | Open Subtitles | و كوني منحرفاً لم أضع في موقف كي اكون مخلصاً |
| Evlendiğimden beri, eşime sadık olmaktan başka hiç birşey yapmadım, Lara. | Open Subtitles | ليس منذ ان تزوجت , لم افعل شيئاً يا لارا غير كوني مخلصاً لزوجتي |
| belirli bir kadına karşı... aynı zamanda dürüst ve sadık kalmak... bana zor geliyor. | Open Subtitles | والمشكلة هي أني إكتشفت أنه من الصعب أن أبقى مخلصاً لإمرأة واحدة |
| Hayır, babama sadıktı ve bana da sadıktır. | Open Subtitles | لا , لقد كان مخلصاً لوالدي وهو مخلصاً لي أيضاً |
| Eğer samimi değilsen hemen reddet onu. | Open Subtitles | إن لم تكن مخلصاً تجاه يي سيول فلتتركها الأن. |
| Evet, ona sadıktım. | Open Subtitles | نعم ، كنت مخلصاً لها |
| Yani, hiç de vefalı değil, dimi? | Open Subtitles | أعني ليس هذا مخلصاً أليس كذلك ؟ |
| Anlaşılan bir Saint Bernard kadar sadıkmış. | Open Subtitles | -أجل من الواضح أنه كان مخلصاً مثل "ساينت برنارد" |