Kardeşlik için tüm yaptıklarımdan sonra bana borçlusun. | Open Subtitles | أنتَ مدينٌ لي، بعدَ كُل ما فعلتهُ للأخوية |
Bana bir özür borçlusun. | Open Subtitles | طيلة حياته عديمة الموهبة أنتَ مدينٌ لي باعتذار |
Çünkü sana borçluyum. Ayrıca seni bir hücrede çürümeye bırakamam. | Open Subtitles | لأنّي مدينٌ لكَ، ولم يكن بوسعي تركك في زنزانة لتتعفّن. |
Doktor bana bu gemide bir yuva verdi. Ona hayatımı borçluyum. | Open Subtitles | وأولاني الدكتور هذه المركبة موئلاً، وعلى ذلك فإنّي مدينٌ له بحياتي. |
Babası bana üniversitedeyken yardım etmişti. O da benim ona borçlu olduğumu düşünmüş. | Open Subtitles | ساعدني والده بكليّة الطب , و ظنّ بأنني مدينٌ له |
borcum olan herkes Seattle'da yaşadığımı düşünecek. | Open Subtitles | كل شخص مدينٌ له بمال سيعرف انني اعيش بسياتل |
Şimdi, senin sıran. Bana, o mağaraya giden diğer tünelin yerini borçlusun. | Open Subtitles | حان دورك، أنتَ مدينٌ ليّ بإخبارى عن النفق الآخر بالكهف. |
Bana bir özür borçlusun. Buna seyirci kalamam. | Open Subtitles | إنّكَ مدينٌ لي بإعتذارٍ، ولن أتهاون في ذلك. |
Çünkü beni gazla bayılttın ve bana borçlusun. | Open Subtitles | لأنّكَ أطلقت عليّ قنبلة غازيّة، وأنتَ الآن مدينٌ لي بواحدة. |
Çünkü beni gazla bayılttın ve bana borçlusun. | Open Subtitles | لأنّكَ أطلقت عليّ قنبلة غازيّة، وأنتَ الآن مدينٌ لي بواحدة. |
Bana 100 bin dolarlık terapi borçlusun. | Open Subtitles | أنت مدينٌ لي بما قيمته 100 ألف دولار من العلاج النفسي |
Yemekteki konuşma şeklimden ötürü sana bir özür borçluyum. | Open Subtitles | أعتقد بأنني مدينٌ لكِ بإعتذار بعد الطريقة التي تحدثتُ بها على العشاء |
O yüzden bir tedavi şansı varsa onu bulmayı Damon'a borçluyum. | Open Subtitles | لذا إذا ثمّة فرصة لعلاجه فأنا مدينٌ له بإيجادها |
Klaus beni hayatımı mahveden bir lanetten kurtardı. Bunu ona borçluyum. | Open Subtitles | لقد حررني من لعنة كانت تدمر حياتي، وإنّي مدينٌ له. |
- Ve sana daha iyi bir randevu borçluyum. | Open Subtitles | و أنا مدينٌ لكِ بموعداً ليلي أفضل من هذا |
#405. Ona borçluyum, umarım sınavı geçer. Bu yüzden umarım 405 numara ile dövüşmek zorunda kalmam. | Open Subtitles | الرقم 405، فإنّي مدينٌ له، وأتمنّى له النجاح، لذا لا أود قتاله. |
Sen bana, gerçek aşkımı bulma fırsatını verdin. Bu yüzden sonsuza dek sana borçlu kalacağım. | Open Subtitles | منحتَني فرصةً لأجد الحبّ، و لهذا أنا مدينٌ لكَ إلى الأبد. |
Sana borçlu olduğum tatil isminde. | Open Subtitles | إنّها تُدعى الإجازة التي أنا مدينٌ لكِ بها. |
Mavili Çocuk'un tayfasından bir çocuğa borcum var. | Open Subtitles | فإنّي مدينٌ للفتى الأزرق وعصابته بالمال. |
Bize olan borcun, çiftliğinin değerinden fazla. | Open Subtitles | أنت مدينٌ لنا بإكثر من مما يُمكن أن تستحق. |
Evet. Bana borcu var zaten. | Open Subtitles | نعم, أنه مدينٌ لي لأني أخبرت زوجته أنه بطريقه الى البيت |
Hayatta kimseye borçlanmamıştım ama sana borçlandım. | Open Subtitles | لم يسبق ان كنتُ مداناً لاحد والآن انا مدينٌ لك يا حفيدي |
Bana bir iyilik borçluydu. Nedenini hiç sorma. Ama baban hakkında haklıydın, canımın içi. | Open Subtitles | رودريجو، فهو مدينٌ لي، لا تتساءلي عن السبب، لكنكِ كنتِ محقة بشأن أبيكِ يا عزيزتي |
Aşk çocuğuna söyle hapisten çıkınca iki günlük erzak borcumu ödeyeceğim. | Open Subtitles | مؤن اليومين التي أنا مدينٌ له بها حينما يطلق سراحه |