| İster inanın ister inanmayın, aslında araç filosu için -- (Gülüşmeler) aile tarifesi aldık çünkü en uygun tarife buydu. | TED | صدقوا أو لا فقد اشتريناها بعرض التوفير العائلي جميع مركبات هذا الأسطول لأن هذه هي طريقة الحصول على أفضل الأسعار |
| Başka seçeneklere de açıksanız, asgari fiyatla... satmak istediğimiz... araba teslimimiz var. | Open Subtitles | إن كنت تريد خيارات أخرى لدينا مجموعة مركبات أخرى ونحن نريد أن |
| Tollan'ın yeterince hızlı ya da yeterince yakın bir uzay aracı yokmuş. | Open Subtitles | تولان ليس لديهم مركبات فضائية سريعة أو قريبة بما يكفي للوصول إليهم |
| Geleceğin uzay gemileri gerçekten devasa olacak. | TED | مركبات الفضاء المستقبلية ستكون هائلة فعلًا. |
| - Sadece dört gemi saydım. - Olasılıkla ilk dalgadır. | Open Subtitles | أرى أربع مركبات فقط - الأرجح أنها الدفعة الأولى - |
| Bu medeniyet kendini kopyalayan uzay araçları programlayarak galaksideki tüm gezegen sistemini ziyaret edebilir. | TED | يمكن لتلك الحضارة برمجة مركبات ذاتية التكرار لزيارة كل نظام كواكب في المجرة. |
| Çıkarma gemileri inşa edildi ve gemiler asker ve amfibik tankları taşıyabilecek hâle getirildi. | Open Subtitles | مركبات الأنزال تم بنائها السفن تمت أعادة هيكلتها لتتمكن من نقل القوات و الدبابات البرمائيه |
| Olağan güzergâhlarda devriye gemisi görünmüyor. | Open Subtitles | كلا، سيدي، ولا مركبات فيدرالية مَنوطة بمَخفر الحراسة. |
| Cylon Raiderlar engellendi ve imha edildi. Herkese aferin. | Open Subtitles | مركبات السيلونز تم إعاقتها وتدميرها عمل موفق يارفاق |
| araç hırsızlığı, çalıntı araç satma, saldırı, silahlı saldırı. | Open Subtitles | سرقة السيّارات، وتآمر لبيع مركبات مسروقة، |
| Dört araç ekibim, başarılı bir tur servisim var. | Open Subtitles | لدي طاقم من 4 مركبات و خدمات رائعة للجولات |
| 10 araba diyelim. Duran olursa Stockolm'e gidiyoruz. | Open Subtitles | سنشير لعشرة مركبات من الآن ان توقف لنا أحدهم .. |
| araba çalmak suçundan beş sene yemiştim. | Open Subtitles | حوكمت بخمسة نظيفة على سرقة مركبات الشوارع |
| Onların uzay aracı olduğunu çıkaramıyoruz. | TED | لا يمكننا التخمين ببساطة أنها مركبات فضائية. |
| Peşimizde gemi var mı diye bir tarama yapalım. | Open Subtitles | اجرِ فحصًا على مركبات فضائية تلاحقنا. |
| Size develer, atlar, silahlı eskort erzak, çöl araçları ve tanklar verilecek. | Open Subtitles | ستحصلون على جمال و خيول و حراس مسلحون و مؤن تكفيكم و مركبات لعبور الصحراء |
| Wraithler daha çok gemiler yollamışlar, Durandenlılar yok edilmişler. | Open Subtitles | أرسل الرايث مركبات أخرى وأبادوا شعب الدوراندنز. |
| Yasak ambara girmemiz yasak, çünkü içinde uzay gemisi falan yok! | Open Subtitles | إن سبب منعنا من الدخول للحظيرةالمحرمة، لأنه لا يوجد بها أي مركبات فضائية للسفر عبر المجرات |
| Raiderlar karmaşık olmayan bir bilinç ve hayatta kalma içgüdüsüne sahip eğitimli hayvanlar gibidir. | Open Subtitles | مركبات السيلونز مثل حيوان مدرب بوعي اساسي وغريزة البقاء |
| Her öğleden sonra düzenli olarak yakıt ikmali için gelen bir büyük Raider var. | Open Subtitles | ..توجد مركبات كبيرة تقوم بإعادة التزويد بالوقود بإنتظام فى كل مساء بأوقات محددة |
| Ağırlıklı olarak organik bileşikler içeren bir karışım. | Open Subtitles | إنّه خليط من مركبات عضويّة خاصّة، بما في ذلك كميّات ضئيلة من حبوب اللقاح. |
| Bütün bu Wraith gemilerini yok edenin bu silah olduğundan emin misin? | Open Subtitles | أمتأكد من أنه السلاح الذى دمر مركبات الرايث؟ |
| - Pekala. Tamam, yemek servisi araçlarının sahiplerini sorguya aldırdım. | Open Subtitles | حسنا، لقد سبق وإستدعيتُ ملّاك مركبات الصراصير الأخرى لإستجوابهم. |
| Bakın, bu CFC'lerin bir sorun olduğu ortaya çıktı. Çünkü onlar ozon tabakasını yok ediyordu. | TED | واتضح بأن مركبات الكربون الكلورية فلورية مثلت مشكلة، لأنها تدمر طبقة الأوزون. |
| Ta ki 52 yaşlarındayken yaşadıkları iki ayrı ATV kazası onları ayırana dek. | Open Subtitles | حتى ماتوا في سن الشيخوخه 52 في حوادث مركبات مختلفة |