ve kanda dolaşmaya devam edecekler. Tümörü bulmak için daha fazla zamanları olacak. | TED | وبالتالي سوف تستمر في السريان خلال الدم وتتيح مزيداً من الوقت للوصول للورم |
Aradığım kişi sensin. O gemiyi yüklemek için daha fazla adam istiyor musun? | Open Subtitles | . أنا أبحثُ عنك هل تريد مزيداً من الرجال لتحميل تلك الباخرة ؟ |
Eğer Dooku kaçarsa daha fazla yıldız sistemini yanına çeker. | Open Subtitles | إن هرب دوكو سيحشد مزيداً من الأنظمة للدفاع عن قضيته |
Garson gelip biraz daha kek isteyip istemediğini sorduğunda, "iyiyiz böyle" demen gibi. | Open Subtitles | مثلما يحدث عندما يسألك النادل هل تريد مزيداً من المافين فتجيب أنك بخير |
Bize yanlış bilgi verdi ki adamları daha biraz daha fazla zaman kazansın. | Open Subtitles | بلا شك، لقد أعطتنا المعلومة الخاطئة لتمنح لمعاونيها مزيداً من الوقت للتحرك بحرية |
Yeteri kadar bilgi yok, daha çok bilgiye ihtiyacımız var... | Open Subtitles | لا يوجد ما يكفي من البيانات نحتاج مزيداً من البيانات |
Maksadı görmek veya hatta göstermek çok zor olsa da ben bir mimarım ve daha çok fotoğraf göstermemek elimde değil. | TED | وبالرغم من أن النية صعب أن تُرى أو حتى أن تظهر، أنا مهندسة معمارية، ولا يمكنني إلا أن أريكم مزيداً من الصور. |
Şehri düzgün bir şekilde savunmak için daha fazla birlik yerleştirebiliriz. | Open Subtitles | يمكننا أن نحضر مزيداً من القوّات للمدينة للدّفاع عنها كما يجب. |
Onları banyo ettirirseniz, bu yalnızca daha fazla çıplaklık demek. | TED | وإذا أعطيتهم حماماً، فهذا يعني مزيداً من التعري. |
Pekala, bu hepiniz için +1 sosyal dayanıklılık demek. Yani, artık arkadaşlarınızdan, komşularınızdan, ailenizden, içinde bulunduğunuz topluluktan daha fazla güç alıyorsunuz. | TED | حسناً، جميعكم لديكم مرونة اجتماعية إضافية واحدة مما يعني أنك اكتسبت مزيداً من القوة من أصدقائك جيرانك، عائلتك، مجتمعك |
Dünyayı iyileştirmek için tüm çabalarımız boşa çıktıysa daha fazla harcama yapmanın anlamı ne? | TED | إذا كانت كل جهودنا لتحسين العالم تذهب سدى لماذا نهدر مزيداً من المال؟ |
Yani yapışkanlı not sistemleri sadece daha akıcı değil, ayrıca statik çizimlere göre genellikle daha fazla düğüm üretiyor. | TED | إذًا فأنظمة الملاحظات اللاصقة ليست أكثر سلاسة وحسب، بل إنها تنتج عمومًا مزيداً من العقد مقارنة بالرسوم الثابتة. |
Bir şey kalmadığını sanıyorsan diye söylüyorum, biraz daha kan gerek. | Open Subtitles | حين تعتقد بأنك قد انتهيت تجد بأنك تحتاج مزيداً من الدم |
Bu yönetim kurulu toplantısını biraz daha vakit geçirelim diye mi ayarladın? | Open Subtitles | هل طلبت هذا الإجتماع لأجل أن نقضي مزيداً من الوقت معاً ؟ |
Belirli bir sayfayı açtığı zaman mesela belki uzman bir dostumuzun o sayfada her ne varsa o konu hakkında biraz daha ek bilgi sunan bir notunu görebiliyor. | TED | وإذا فتح لأي صفحة محددة سيجد تعليقات ربما من أحد الخبراء أصدقائنا التي تعطيه مزيداً من المعلومات عن أي كان في الصفحة |
Ve bayana biraz daha saygılı ol. | Open Subtitles | إن لم تفعل ما أقوله وأظهرت للسيّدة مزيداً من الأحترام |
daha çok rüzgar lazım! | Open Subtitles | مزيداً من الرياح، إننى أحتاج مزيداً من الريح |
Bu lanet şeyi 86'ya bir yol bulmak için daha çok zaman harcamanızı öneririm. | Open Subtitles | أقترح بأنكى تقضى مزيداً من الوقت لإكتشاف طريقة ل 86 هذا الشيء اللعين |
Hall haklıysa, kuzeye birlik göndermek daha çok ölüm demek. | Open Subtitles | حسب ما يقوله البروفيسور فان ارسال فرق انقاذ الى الشمال لن يخلف الا مزيداً من الضحايا |
- Evet, harika. daha çok resim. - Evet! | Open Subtitles | حسناً ، أجل ، عظيم ، مزيداً من الرسم أجل |
Artık örtüleri yok, bir çift dışında Başka portre yok. | TED | لا يملكون مزيداً من الملابس، لا مزيد من الوجوه عدا اثنين منهم |