Kızıma 22 yıl boyunca ben baktım ve hala benim sorumluluğumda. | Open Subtitles | لقد اعتنيت بإبنتي لمدة 22 عام و ما تزال هي مسؤوليتي |
- Kafa buluyorum, seni eve götürüyoruz. ...başımdan savmam gerek seni, benim sorumluluğumda değilsin. | Open Subtitles | أمزح ، سأعيدك لمنزلك واتخلص منك ، لستَ مسؤوليتي |
Saygısızlık etmek istemem efendim ama bu benim sorumluluğumda. Başa çıkabilirim. | Open Subtitles | مع إحترامي, سيدي, هذا من مسؤوليتي, و أنا أعالج الموضوع |
Ayrıca, O haklı. Benim sorumluluğumdaydı. | Open Subtitles | و علاوة على ذلك ، انه على حق فهى مسؤوليتي |
Dosyaya ne olursa olsun benim masamda olduğu sürece sorumluluk bana ait. | Open Subtitles | ماذا يوجد في تلك المذكرة بينما هو في رعايتي مسؤوليتي |
Bir vatandaş, benim gibi sıradan bir vatandaş, birinin hatırı sayılır miktarda uyuşturucu bulundurduğunu biliyorsa yasalara göre sorumluluğu nedir? | Open Subtitles | إذا مواطنة, مواطنة عادية مثلي عرفت أن شخص يحمل كمية كبيرة من المخدرات فماذا تكون مسؤوليتي, كما تعرفون, تحت القانون؟ |
Benim sorumluluğumdu. | Open Subtitles | ذلك كان مسؤوليتي أفهم، لقد كان فعلاً شنيعاً للصالح العام |
Ödevin üzerinde benim adım yazıyordu. Bu benim sorumluluğumda. | Open Subtitles | لقد كان إسمي على المقالة فبالتالي هي مسؤوليتي |
Hayır benim sorumluluğumda ve ben izin veriyorsam sen de vereceksin. | Open Subtitles | لا، هو مسؤوليتي أنا، و إذا كنتُ أنا مستعداً، فكذلك ستكون أنت. |
23 tane daha çözülmemiş cinayet vakası var burada, benim sorumluluğumda. | Open Subtitles | لدي هنا 23 جريمة قتل غير محلولة، هنا مسؤوليتي |
Sponsorun olarak seni kontrol etmek benim sorumluluğumda. | Open Subtitles | بصفتي كفيلك، إنّها مسؤوليتي أن أتفقّدك وأرى تطوّر وضعك |
İnsanların boş zamanlarında ne yapacakları benim sorumluluğumda mı? | Open Subtitles | هل هي مسؤوليتي ما يقررُ الناس أن يفعلوا بوقتي فراغهم. |
Hâlâ benim sorumluluğumda. Kendisini seviyorum ve bu bebeği de seveceğim. | Open Subtitles | وهو مسؤوليتي حتى الآن أحبه وسأحب ذلك الطفل دائماً |
Bu odadaki tüm resimler benim sorumluluğumdaydı. | Open Subtitles | .كلاللوحاتفيهذهِ الغرفة. كانت تحت مسؤوليتي |
Kitap benim sorumluluğumdaydı ve onu yanımdan ayırdım. | Open Subtitles | الكتاب كان مسؤوليتي وقد فرّطت فيه |
Üniversite kuralı böyle ve öğrenci danışmanı olarak da sorumluluk benim. | Open Subtitles | إنها قوانين الجامعة, حسناً؟ و كوني المستشار المقيم, إنها مسؤوليتي. |
Babam öldüğünden beri firmanın bütün sorumluluğu benim üstümde. | Open Subtitles | ..بسبب وفاة والدي فإن الشركة تحت مسؤوليتي بالكامل |
Babamın ölümünün intikamını almak en büyük oğlu olarak tabii ki benim sorumluluğumdu. | Open Subtitles | الآن، بطبيعة الحال، كما أقدم صبي، كان مسؤوليتي للانتقام من وفاة والدي. |
Başbakanın güvenliğinden ben sorumluyum ve sorumlu kalacağım... siz beni azledinceye kadar. | Open Subtitles | أمن رئيس الوزراء مسؤوليتي و ستبقى كذلك حتى تطردني من منصبي |
Eğer sabah uyandığımda daha çok kurban olursa sorumlusu benim. | Open Subtitles | إذا استيقظت في الصباح وكان هناك المزيد من الضحايا فهذه مسؤوليتي |
Bir baba olarak, çocuğumun zarar gördüğü gibi başka hiçbirinin çocuğunun zarar görmesini engellemek benim görevim. | Open Subtitles | كأب انها مسؤوليتي أن أن أحرص أن لا يتم ايداء ابنة أي شخص أخر |
Yarın Elka'nın düğününde kimsenin... akşamdan kalmış olmaması benim sorumluluğumdur. | Open Subtitles | فمن مسؤوليتي للتأكد من أن لا أحد لديه مخلفات في الكا زفاف غدا. |
Henüz vazgeçmeye hazır değilim... ve hoşunuza gitsin ya da gitmesin şimdilik insanlar... ve benim sorumluluğumdalar. | Open Subtitles | حسنا, أنا لست مستعد لتركهم بعد وسواء أعجبك أو لا لهذه اللحظة, هم بشر وهم مسؤوليتي |
Sen ekibimin bir parçasısın ve benim sorumluluğumdasın. | Open Subtitles | {\fnArabic Typesetting}أنت أحد أعضاء فريقي وسلامتك مسؤوليتي |
Senden sorumlu olarak seni kontrol edip bir sorun olmadığını bilmek görevim. | Open Subtitles | انها مسؤوليتي كمشرف عليك أن أطمئن عليك لأتأكد بأن في أفضل حال |
Sen de benim hayatımı yaşasaydın Federasyon'a karşı sorumluluklarım olduğunu anlardın. | Open Subtitles | كنتَ ستتفهّم مسؤوليتي حيال الحكومة الفيدرالية. |
YNH: En tehlikeli olasılıklara odaklanmanın nedeni kısmen bir tarih bilimci ve sosyal eleştirmen olarak bunun işim veya sorumluluğum olması. | TED | يوفال: أركز أنا على الأحتمالية الأخطر جزئياً لان هذا هو مثل وظيفتي أو مسؤوليتي كمؤرخ وناقد إجتماعي. |