Yatağının altında yatıyor, mektuplarını okuyor ve kadının bilgisi dışında hayatını istila ediyor. | Open Subtitles | مستلقي تحت سريرها , يقرأ بريدها يغزو حياتها , من دون حتى ان تعرف |
En yakın arkadaşım, yandaki odada bir tabutta yatıyor. | Open Subtitles | أعز أصدقائي مستلقي في صندوق في الغرفة الآخرى |
Yerde kütük gibi yatarken, havasız kalırız ve yeniden dirilmeye ihtiyaç duyarız. | TED | تكون مستلقي في الأرض، والهواء يتلاشى وبحاجة للإنعاش |
Ve yatakta yatarken de onları düşünmeden duramayınca... | Open Subtitles | وبينما كنت مستلقي على الفراش لم أستطع التوقف عن التفكير بها |
Yatağında yatıp seni bekleyeceğini düşündüysen göründüğünden daha aptalmışsın. | Open Subtitles | إن كنت تظن إنه مستلقي في سريره بإنتظارك، فتكون أكثر غباءاً مما تبدو عليه. |
Gecenin ortasında, su dökmek için kalktım, ve o orada, yere uzanmış yatıyordu. | Open Subtitles | و في وسط الليل استيقظت لأقضي حاجتي و كان هو مستلقي على الأرض |
Grand Hotel'de yatağında uzanmış yatıyorsun ve saat 27 Haziran 1912 akşamının 6'sı. | Open Subtitles | أنت مستلقي على السرير في فندق غراند، والساعة السادسة مساءً عشية يوم 27 يونيو 1912 |
Ve oradaki piç yanımda yatıyor, bana gülümsüyor. | Open Subtitles | و الوغد هُناك مستلقي بجانبي، يبتسم في وجهي، |
Babamın iki kaburgası kırıIdı, evde yatıyor. | Open Subtitles | أبي مستلقي بالمنزل ولديه ضلعان مكسوران |
Şimdi o tür bir yere düşmüş, tek başına yatıyor olabilir, Büyükbaba. | Open Subtitles | جدي، قد يكون مستلقي وحده في مكان ما |
Kampüs mobilyasında yatıyor olmama bakılırsa değilim. | Open Subtitles | أنا مستلقي على أثاث الجامعة لذا لا |
Hep orada yatıyor. | Open Subtitles | لقد كان مستلقي في ذلك الفرع طوال الوقت |
O içeride yatarken bunları mı konuşalım? | Open Subtitles | تُريد النقاش في ذلك بينما هو مستلقي هناك؟ |
O yatakta yatarken tek bir şey düşündüm. | Open Subtitles | عندما كنت مستلقي على الاريكة هذا كل ما كنت افكر فيه, كان مالذي سافعله بعد هذا |
Geldiğim zaman da seni soyunmuş bir şekilde yüz üstü yatıp götünü havaya dikmiş bir hâlde görmek istiyorum. | Open Subtitles | عند عودتي، أريد رؤيتك عارياً، مستلقي بوجهك قُبالة الأرض ومؤخرتك عالياً |
Sadece etrafta yatıp hiç çalışmayıp, kafanda hiç bir... | Open Subtitles | فقط مستلقي في الأرجاء... بدون عمل، بدون أي اهتمام داخل رأسك. |
Tam burada pijama ve terlikleriyle yatıyordu, pejmürde bir adamdı. | Open Subtitles | كان مستلقي هنا بملابس النوم و خفيه لقد كان رجل رثاً |
Dostum, üstümde yatıyorsun! Dostum? | Open Subtitles | يا صاح ، أنتَ مستلقي فوقي يا صاح؟ |
Bu gezi için gırtlağıma kadar borca girmiş halde... ...annenim evindeki divanda yatmış... ...bütün gün TV izliyordum. | TED | وفي زخم الديون الشخصية التي كلفتها هذه الرحلة، مستلقي على أريكة أمي، يوم بعد يوم، أشاهد برامجي اليومية على التلفاز. |
Sabahın 11.30'un da, siyah çoraplarınla yarı çıplak yatarak mı? | Open Subtitles | مستلقي نصف عاري على السرير مع جوارب سود في الساعة 11: 30 في الصباح |
şimdi seni böyle uzanırken görünce ne yapmam gerekirdi, onu fark ettim. | Open Subtitles | الآن وبعد أن رأيتك مستلقي هنا أدركت ما كان يجب أن أفعله |
Şimdi uyumak için yatıyorum Tanrıya ruhumu koruması için dua ediyorum Eğer ölürsem daha önce diye... | Open Subtitles | الان أنا مستلقي حتى أنام أدعي الله بت أن يجعل روحي باقيه اذا علي أن أموت قبل |