Rıhtımda bir depo var. Hagen, Guatemala dışından paravan bir şirket yönetiyor. | Open Subtitles | هناك مستودع بالاسفل بجوار أحواض السفن هيجان يديره لحساب شركة شل بجواتيمالا |
depo gibi bir yerde kalıyor. Eğer oradaysa, bize yardım edebilir. | Open Subtitles | انه يقطن في مستودع بأحد الأحيا اذا وجدناه ربما يمكنه مساعدتنا |
- Vincent... Seni yıllar boyunca tozlu bir depoda saklan diye korumadım ben. | Open Subtitles | أنا لم أنقذكِ في تلك السنوات الماضية كي أظل مختبىء في مستودع سيء |
Rusları, buradan uzakta olmayan bir depoya kadar takip ettim. | Open Subtitles | تعقبت الروس حتى وصلت إلى مستودع ليس بعيداً عن هنا |
Bizleri kurtaracak sihirli bir değnek beklememize gerek yok bizler zaten kullanılmayı bekleyen bir çözümler deposuna sahibiz. | TED | لا يجب علينا انتظار عصى سحرية لتنقذنا جميعا، فلدينا مسبقا مستودع كبير من الحلول يُنتظر فقط استعمالها. |
Kara Kaplan Çetesi'nin deposunda çalışan bir çok işçi kayboluyor. | Open Subtitles | قد فقد الكثير من العمال من مستودع النمر الأسود جانغ |
Elimizde bir depo var ve biz eşanlı işleyen süperbilgisayar yapısına kafa yoruyoruz. | TED | هنا مستودع ونحن نفكر به أبنية معالجة موازية عملاقة. |
Bu bina yapılmadan önceki "depo" dediğimiz eski gardaydık. | Open Subtitles | كان هذا فى المحطة القديمة قبل أن تبنى هذه ، كنا نسميها مستودع القطار |
O silahlar, Fort Still'den, depo hizmet subayından çalındı. | Open Subtitles | سرقت هذه البنادق من مستودع التموين في حصن سيل |
Wu Han İthalat. Çin mahallesindeki bir depo. | Open Subtitles | هو هان, للإستيراد إنه مستودع للسلع والبضائع في الحي الصيني |
O galiba senin Barney's'in depo satışında geçirdiğin hafta sonuydu. | Open Subtitles | أعتقد أنه كان في عطلة نهاية الأسبوع قضيت في مستودع بيع بارنيز. |
Burada ekibimizle birlikte, bir depoda bir teknoloji gösterimi yapmaktayız. | TED | هنا صورتنا مع فريقنا نضع تصوراً للتكنولوجيا في مستودع. |
Bir depoda bir yangın çıkmış ve depodaki tüm silahlar yanmıştı. | Open Subtitles | أنا أحقق في حريق في مستودع حيث أحرقت كل الأسلحة |
depoda istiflediğin erzaktan onlara daha fazla ver yoksa beni daha çok görürsün! | Open Subtitles | اعطهم بعض الطعام من الذي قمت بتخزينه في مستودع "أو سترى أكثر مني!" |
Kuzeye giderken 101 tabelasından sonra depoya giden bir yol var. | Open Subtitles | اتجه 101 ميل الى الشمال وستجد طريق يودي بك الى مستودع |
Gece devam ederlerse yakıt deposuna 14 km uzakta olurlar. | Open Subtitles | لو تحركوا طوال الليل، لا بد أن يكونوا على بُعد 9 أميال من مستودع الوقود |
Savaş süresince, Büyük ve Küçük Antiller'de Ordu Levazım deposunda çok önemli pozisyonda görev almıştır." | Open Subtitles | طوال فترة الحرب كان فى موقع مسؤولية فى مستودع امدادات الجيش فى جزر الهند الغربية |
En azından, Ernest'ın gezegenindeki bilgi deposunu yaratan ırklardan biri. | Open Subtitles | و على الأقل هم أحد الأجناس التى بنت مستودع العلوم على كوكب إرنست |
En büyük ızgaralar için en iyi fiyatlar Garden Depot'ta. | Open Subtitles | في مستودع الحديقه , لديهم افضل العروض على اكبر الشوايات |
Amerikan yakıt deposundan üç kilometre uzakta. | Open Subtitles | أبلغ أنه على بعد 3 كم من مستودع الوقود الأمريكي |
Bu yüzden iki kata ayrılmış 3000 metre karelik bir depoyu kullanıyorduk. | TED | فلدينا مستودع 10,000 قدم مربع مقسومة بين طابقين |
Normal bir silah deposunun zeminine benzemiyor. Değil zaten. | Open Subtitles | أليست تلك هي أرضية مستودع الأسلحة؟ |
Bu depodan yapıyoruz işlerimizi. Tüm işler buradan yönetilir. | Open Subtitles | نشتغل في مستودع نقوم بكل عملياتنا من هنا |
Piç kurusuna göre, mallarımız bir deponun içindeymiş. | Open Subtitles | لقد أخبرنى ذلك اللعين أنهم يخبأون بضاعتنا فى مستودع الأسلحة بالمستودع |
Bobby buraya geldi ve konuşma yaptı, sonra Memphis'e gitti ve sonra Stockton ve California'ya gitti ve eski Sante Fe deposundaki Sante Fe treninde konuştu. | Open Subtitles | جاء بوبي هنا و قال أنه ذهب إلى ممفيس، ثم ذهب لستوكتون ، كاليفورنيا وتحدث عن قطار سانتا في مستودع سانتا القديم |
Onu, New York merkezinde bir karavan parkındaki büyük bir ambar binasında kafeslerle dolu küçük bir odada bulduk. | TED | وجدناه في غرفة صغيرة كانت مليئة بالاقفاص في هيكل مستودع كبير كثير الاستعمال في وسط مدينة نيويورك. |