| kaynağım bir takım dengesizlikler gösteriyor. Yargısına güvenemeyiz. | Open Subtitles | مصدري يظهر عدم استقرار يجعل حكمه محل تساؤل |
| Teşekkürler, kuzen. İlk resmi haber kaynağım sen oldun. | Open Subtitles | شكرا يا بنت العم، أنت في الحقيقة مصدري الشرعي الأول |
| Seni hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm, ama tek güzel vakit kaynağım sen değilsin. | Open Subtitles | أنا آسفه لأنفصالي عنك, عزيزي لكنك لست مصدري الوحيد للوقت الممتع |
| Sakın sormayın. İşkence etseniz bile kaynağımı söylemem. | Open Subtitles | ولا تسألا حتّى لأنني لن أكشف مصدري حتى وإن عذبتماني. |
| Bunu da göz önünde bulundurarak, hükümete ve mahkemeye kaynağımın kimliğini bana açıklatacak belirli bir ceza günü olmadığını söylüyorum. | Open Subtitles | مع وضع ذلك في الاعتبار، أخبر الحكومة والمحكمة أنه لا توجد مدة في السجن سأقوم بعدها بالكشف عن هوية مصدري. |
| kaynağımla irtibata geçerim ve başka bir şeyler biliyorlar mı öğreniriz. | Open Subtitles | سأطلب المساعدة من مصدري وأرى إن كانوا يعرفون أي شئ آخر |
| Bak sen buraya gelmeden önce kaynağımdan bir telefon aldım. | Open Subtitles | إسمع، قبل أن آتي إلى هنا تلقيتُ مكالمةً من مصدري |
| Benimle gelmeni istiyorum. Yeni bir saldırı olacak. Burada Washington'da, kaynağım saat 19.00'da fitilin ateşleneceğini söyledi. | Open Subtitles | ستكون هناك هجمة أخرى هنا في العاصمة مصدري أخبرني أن العملية ستحدث على الساعة السابعة |
| Bak, kaynağım uydu takımlarını bir müddet oyaladı, fakat hemen havalanman gerekiyor. | Open Subtitles | انظر، مصدري تدبر تعطيل فريق مراقبتهم لفترة لكنك تحتاج للذهاب إلى المهبط فوراً |
| kaynağım paranın tahmini değerinin 25 milyon olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | مصدري يقول أن التقدير كان 25 مليون دولار. |
| Günah çıkarma sırasında öğrendim; kaynağım gizli kalacak. | Open Subtitles | علمت بالخبر أثناء إعتراف يجب أن يبقى مصدري سري |
| Rus elçiliğindeki kaynağım ortalığın 12 saat önce kızışmaya başladığını söyledi. | Open Subtitles | مصدري في السفارة الروسية يقول أن الأمور بدأت تتوالى في 12 ساعة الأخيرة |
| Anlıyorum. Fakat kaynağım çok detaylı... | Open Subtitles | أتفهم الأمر, ولكن مصدري كان محدداً للغاية |
| kaynağım PDMP veritabanını kontrol etti. | Open Subtitles | مصدري قام بمراجعة قاعدة بيانات العقاقير الطبية |
| Benden hiçbir şey öğrenemeyeceksin Eli, kaynağımı söylemeyeceğim. | Open Subtitles | لن تحصل مني على أي شيء إيلي لن أكشف مصدري وأحرقه |
| Ayrıca Amerikalılara gitmenin, ...kaynağımı tehlikeye atacağını da unutmamalısınız. | Open Subtitles | و أيضا ً عليك ِ أن تتذكري بأن التحدث مع الأمريكان ربما يعرض مصدري للخطر |
| kaynağımı söylemem için beni korkutmaya çalışıyorsan, işe yaramaz. | Open Subtitles | لو كنتَ تحاول إخافتي لأجل أن أسمي مصدري فذلك لن ينفع ابداً |
| kaynağımın hatırlayacağı her şey, annenin hikayesini kanıtlamak için destek olur. - Sonra... | Open Subtitles | مصدري لو تذكر أي شيء عن هذا، فسيكون جزء من قصتها يُمكننا إثباته |
| Kanaldaki kaynağımla şimdi konuştum, ve? | Open Subtitles | -مرحباً -مرحباً ! لقد تحدثت للتو مع مصدري الذي بداخل محطة التلفاز |
| kaynağımdan bilgi alırken o ne yaptığını bilmiyordu. | Open Subtitles | مصدري لم يكن يعرف ما يفعل عندما حصلت على المعلومات |
| kaynağıma ulaşırım ama sana erişim sağlamam. | Open Subtitles | سوف أتواصل مع مصدري لكنك لن توواصل معه مباشرة |
| Kaynaklarım sağlamdı! Bir şekilde başka yere taşımış olmalılar. | Open Subtitles | مصدري موثوق جداً, لا بد وانهم نقلوها بطريقة ما |
| Sahil güvenlik bölümündeki bağlantım bana veritabanlarına giriş izni vermişti. | Open Subtitles | مصدري بقسم الإنقاذ أعطاني السماح للدخول إلي قاعدة بيانات المنقوذين. |