| Onu öldürmek zorunda da değildim, korkmuş da değildim onu öylece öldürdüm. | Open Subtitles | لم اكن مضطرا ان اقتله فلم اكن خائفا او انا فقط قتلتة |
| Eğer bu gece işe gitmek zorunda olmasaydın şu an müthiş tahrik olmuştum. | Open Subtitles | يا لذلك من مثير للمشاعر لو لم تكن مضطرا ً للذهاب للعمل الليلة.. |
| Senin çalıştığın gibi boktan bir yere gitmek zorunda kalmayacak. | Open Subtitles | ليس مضطرا للذهاب إلى احد تلك البيوت التي تعملين بها |
| Yani bunun anlamı: Sanat yönetmeninin fuayeden geçmesi gerekmiyor. | TED | المعنى: إن المخرج الفنّي ليس مضطرا على أن يدخل عبر ردهتنا. |
| Bu hakikaten harika bir özellik ve bunun için özür dilemen gerekmez. | Open Subtitles | و هذه فعلا سيماء باهرة ، و لست مضطرا للإعتذار من أجلها |
| Albay Mercier çok özür dileri, ama ayrılmak zorunda kaldı. | Open Subtitles | العقيد مرسييه يرسل أسفه، ولكن يجد نفسه مضطرا لمغادرة البلاد. |
| Sana pasaportumu göstermek zorunda değilim, o çantamın arka kısmında. | TED | ليست مضطرا لأريكم جوازي، إنه في حقيبتي في الخلف. |
| Bazı şeyleri insan yapmak zorunda olduğu için yapıyor. | Open Subtitles | هناك أشياء يجب على الرجل أن يفعلها فيفعلها مضطرا |
| Merak etmeyin, bundan sonra bana bakmak zorunda kalmayacaksınız. | Open Subtitles | لا تقلق، لن تكون مضطرا للنظر إلي بعد الآن |
| Satmak zorunda olduğum her şeyi alıp gittiler. | Open Subtitles | أخذوا كل شيء كنت مضطرا ان ابيع وسعيت وراء هذا |
| Problemlerini çözmek zorunda değilim. Kendin çöz. | Open Subtitles | أنا لست مضطرا ان احلها بدلا منك ينبغي ان تحلها بنفسك |
| Bunu söylemek için beni buraya getirmek zorunda değildin. | Open Subtitles | لم تكن مضطرا لاحضارى الى هنا لكى تقول لى ذلك |
| Buraya gelmek zorunda değildim biliyorsunuz, Bayan Buttle. | Open Subtitles | لم اكن مضطرا للقدوم إلى هنا يا سيدة باتل |
| - Eğer istemiyorsan, binmek zorunda... - Hayır, hayır. | Open Subtitles | يابني لست مضطرا أن تركبها إن كنت لاتريد ذلك. |
| Onun boktan sorularına cevap vermek zorunda değilim. | Open Subtitles | انا لست مضطرا الى الاجابه على اسئلته الحقيره |
| Ahlaksız bir emir. Savaş Yasalarına göre, uymak zorunda değilim. | Open Subtitles | هذا أمر غير أخلاقي يخالف قوانين الحرب أنا لست مضطرا للإلتزام به |
| Vay canına. Ben bunları söylemek için buraya gelmek zorunda mıydım? | Open Subtitles | يا يسوع , أكنت مضطرا لقطع كل هذا الطريق لاقول لكم ذلك ؟ |
| Bana işkence yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | لست مضطرا ان تعذبني اسمحي لي ان اصلح الامر معك |
| İçeri sokman gerekmiyor. Sadece önüne kadar götür, oğlum. | Open Subtitles | لست مضطرا لإدخالي المستشفى ، فقط دعني أمام الباب |
| Parayı şimdi verirseniz geri gelmem gerekmez. | Open Subtitles | لست مضطرا للعودة هنا اذا اعطيتِني المال الآن |
| Şimdi bütün biletler bulunduğuna göre, Artık onları saklamama Gerek yok. | Open Subtitles | ،الآن و بعد أن وجدت جميع التذاكر فلم أعد مضطرا لإخفائها |
| Başka şansım olmadığını söyle. Yaptığım şeyi yapmak zorundaydım. | Open Subtitles | أخبرها أنه لم يكن لدي آي خيار كنت مضطرا لما فعلت |