Yani, teknik olarak hala cezalısın ama o gecelik seni salacaklarını söylediler. | Open Subtitles | أقصد أنك فى واقع الأمر لازلت معاقبة ولكنهما أخبرانى أنهما سيطلقا سراحك |
Çünkü anneni ve babanı dinlemediğin için hala cezalısın. | Open Subtitles | لانك مازلت معاقبة لانك لا تطعين البابا والماما |
Bilmem ne yüzünden cezalı olduğum için ben gidemezdim hani. | Open Subtitles | عندما كانت تتركني بالمنزل وكانت تقول لك اني معاقبة |
Hayır, hayır. Eminim acildir ama o cezalı. | Open Subtitles | لا , لا , أنا متأكد أنها حالة طارئة أنها معاقبة |
- Ben evden çıkamam, cezalıyım. | Open Subtitles | ما رأيكم ان اصطحب فتياتي للعشاء في الخارج الليلة ؟ انا لا استطيع مغادرة المنزل فأنا معاقبة |
Suçluyu cezalandırma fikrinin yanlış bir tarafı olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | إننى لا أجد شيئاً خطأ فى فكرته عن معاقبة المذنب |
Benim için eve dönme vakti yoksa 50 yaşıma kadar ceza alacağım. | Open Subtitles | حان وقت عودتي للبيت مالم ارد ان اكون معاقبة حتى سن الخمسون |
26 Aralık'tan itibaren bir hafta boyunca cezalısın buna yılbaşı da dâhil. | Open Subtitles | بدءاً من السادس و العشرون من ديسمبر، أنتِ معاقبة لإسبوع كامل و هذا يتضمّن عشيّة رأس السنة |
Bu kararımın arkasındayım. Üzgünüm Mia ama iki haftalığına cezalısın. | Open Subtitles | يجب ان التزم بما قلته في هذا الشأن انا اسفة ميا ولكنك معاقبة لأسبوعين |
cezalısın, yani okul harici evden çıkamayacağını sen de biliyorsun. | Open Subtitles | أنكِ معاقبة , والذي يعني عدم مغادرة المنزل إلا للذهاب إلى المدرسة وأنت تعرفين ذلك |
cezalı olmaktan da öte cezalısın, yürü eve gidiyoruz. | Open Subtitles | شيء كل هذا معاقبة أنت هيا معاقبة. من أكثر أنت |
Aslında cezalı olduğu için sayfasını kapatmak zorunda kaldı. | Open Subtitles | في الحقيقة, كان عليها أن تغلق صفحتها لأنها معاقبة |
cezalı olmak eskisinden daha da beter bir şey artık. | Open Subtitles | أن تكوني معاقبة أصبح أكثرَ سوءًا عما كان عليه في الأيام الخوالي |
Çünkü bir şey yapmıyoruz, ayrıca zaten cezalıyım. | Open Subtitles | لأننا لا نفعل أي شئ ولست معاقبة أو أي شئ |
Hafta sonu cezalıyım, yani beraber vıdı vıdı yapabiliriz. | Open Subtitles | أنا معاقبة لعطلة نهاية الأسبوع لذا يمكننا فعل أيّ شيء معاً |
Hükümetimizin bu anlaşmadan önce suç işlemiş olanları cezalandırma hakkı saklıdır. | Open Subtitles | الحكومة سيكون لها الحق في معاقبة كل من إرتكب الجرائم قبل هذه الإتفاقية |
Kariyer fuarından kaçtığım için sevgili müdürümüzün verdiği ceza. | Open Subtitles | إنها معاقبة بسبب الهروب من مناسبة المهنة مجاملة ودية من رئيسنا |
Yani bu ihlalden ötürü kimseyi cezalandırmaya niyetleri yok. | TED | لذلك فهم لا يرغبون في معاقبة أي شخص ينتهكها. |
Yasalara uymayanların hemen ve gerekirse ağır bir şekilde cezalandırılması gerektiğini anlayan biri. | Open Subtitles | تتطلب شخص يفهم أنه يجب معاقبة من يخترق الأنظة فورًا وبقسوة عند الحاجة، |
İnsanları ve çocukları para istediler diye cezalandıramazsın. | Open Subtitles | لا تستطيع معاقبة الناس ليس هؤلاء الفتية، لأنهم أرادوا المال |
Bu yüzden bir haftalığına dışarı çıkmak yasak. TV de yok. | Open Subtitles | إذن أنتي معاقبة لأسبوع ممنوع مشاهدة التلفاز |
Bir polisi vuran birini cezalandırmaktan daha önemli bir şey olamaz. | Open Subtitles | لا شيء أهم من معاقبة شخص حاول قتل شرطي أنا لا أهتم |
O Protestanların yakalanmasını istiyorum. Kim şiddete başvurursa cezalandırılmalı, inançları ne olursa olsun. | Open Subtitles | أريد إعتقال مثيري الشغب البروتستانتية وسيتم معاقبة أي شخص مذنب بالعنف |
Onlar için, bu büyük ulusun bütün kaynaklarının, sorumluları bulmak ve cezalandırmak için kullanılacağına söz veriyorum. | Open Subtitles | وأَعِدهُم بتكريس كل إمكانات هذا البلد لإيجاد و معاقبة المسئول عن هذا الفعل الشنيع |
Bizzat kral, en çok hak edenlere bu cezaları her zaman veremez. | Open Subtitles | الملك نفسه لا يمكنه معاقبة من يستحقون العقاب |
Çamurun içinde açlığa terk ederek oğlunu cezalandırdı çünkü. | Open Subtitles | لقد جعلت طفلك يتطور جوعاً معاقبة إياه بسبب تلوثه بالتراب |
Tanrının Lucifer'i cezalandırması bunun yanında çocuk oyunu gibi kalacak. | Open Subtitles | سيجعلون معاقبة الرب للشيطان يبدو كشئ هيّن لما سوف يحدث لك. |