Bu ameliyatı geçirenlerin çoğu bir şey kaybettiğini bile bilmiyor. | Open Subtitles | معظمُ من يخضعون لهذه الجراحة لا يكادون يفتقدون شيئاً |
Bu çok iyi. Ayrıca ailesinin çoğu ya ölmüş ya da hakkında bilgi yok. | Open Subtitles | و معظمُ عائلته متوفٍّ أيضاً أو لا يمكن الوصول إليهم |
Seksi bir karın, güzel bir oğlun ve harika bir işin var. O havalı adamların çoğu, bahse girerim benim gibilerdir. | Open Subtitles | بينما معظمُ أولئكَ الوسماء، أراهنُ أنّهم مثلي، مطلّقون، يكافحون في حياتهم. |
çoğu, bu şekilde hayata 30'una kadar dayanamaz. | Open Subtitles | معظمُ الفتيات لا يجتزن الثلاثين في نمطِ الحياة تلك |
Bu adamların çoğu dua edip tetiğe asılıyor. | Open Subtitles | معظمُ هؤلاءِ الأشخاصِ يطلقُ النارِ بشكلٍ أعمى |
çoğu intihar bombacısı, kendim patlatmadan önce bunu söyler. | Open Subtitles | إنَّ معظمُ الإنتحاريّين يقولونهُ قبيل تفجيرهم لأنفسهم |
çoğu halt, Soğuk Savaş döneminden beridir gün yüzü görmemişti. | Open Subtitles | معظمُ هذه الأسلحة لَم يرَ النور منذ الحرب الباردة |
Aslında hizmet ettiklerimizin çoğu evsiz değil. | Open Subtitles | معظمُ من نخدمهم ليسوا مشرّدين حتى |
Ama çoğu insan rahatsız olmaz. | Open Subtitles | ولكن معظمُ الناس لا ينتابهم هذا |
Mumyalaşma olayındaki çoğu kurban seninle iletişime geçmiş. | Open Subtitles | معظمُ ضحايا "جرائم قتل التحنيط المتسلسلة كانوا على اتصالٍ مباشرٍ معك |