Bir şeye bağlanmak ne demek bilirsin. Eee, ne diyorsun? | Open Subtitles | أنت تعرف معني الإلتزام بأمر ما إذا ما قولك ؟ |
Sanırım "Eğer onu kurarsan, o gelecek" ne demek biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعتقد أنني أعرف معني إذا بنيته، سيأتي. |
Ondan sonra, bir daha benimle asla konuşmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | بعد ذلك، أنت لَمْ تُوْصَلْ إليه تكلّمْ معني أبداً ثانيةً. |
Eğer Başsavcının imzası olmazsa, NYPD benimle konuşmaz bile. | Open Subtitles | مديرية شرطة نيويورك لن تتكلّم معني حتى مالم أنت إحصل على المدعي العام للتوقيع عليه. |
Belki de hayatın anlamı o mesajın kaybolmamasını temin etmektir. | Open Subtitles | ربما معني الحياه هو التأكد ان الرساله .. لا تختفي |
Massapequa'dan altı çocuk... hepsi de şeref, görev ve fedakarlık kelimelerinin anlamını biliyordu. | Open Subtitles | ستة اولاد من ماسابيكا و كلهم عرفوا معني الشرف و الواجب و التضحية |
Ama bazen tarafsızlığın ne anlama geldiğini anlamıyoruz. | TED | ولكن أعتقد أنه فى بعض الأحيان لانفهم معني الموضوعية. |
Onlarda metrik sistem var. Çeyreklik ne demek bilemezler. | Open Subtitles | لديهم النظام المتري ولا يعرفون اصلا معني الكوارتير باوندر |
On yaşımdayım diye ahmak olmam gerekmez. "Dışkı" ne demek biliyorum. | Open Subtitles | مستحيل، فقط لأنني في العاشرة لا يعني أنى أبله و لا أعرف معني براز |
Bu ne demek bilmiyorum, belki de çok fazla şeker yediriyorum ama devamlı bunu tekrarlıyor. | Open Subtitles | الان لا اعرف معني هذا ، ربما اعطيها سكر كثير او شئ من هذا القبيل |
Harry Houdini, soğuk ve açlığın ne demek olduğunu bilir. | Open Subtitles | هاري هوديني يعرف معني الجوع و الصقيع و من غير ولا مليم |
Tamam, o ne demek bilmiyorum ama buradan bir an önce kurtulmak istiyorum. | Open Subtitles | حسناً، لا أدري ما معني ذلك لكن، هيا، أريد الخروج من هنا |
- benimle konuşuyorsun. | Open Subtitles | أنت تتكلم معني الموافقة؟ أنت تتكلم معني. |
Ve benimle dans eden kişiden gerçekten hoşlanıyorum. | Open Subtitles | وأنا أَحْبُّ في الحقيقة الذي يَرْقصُ معني. |
Sütü de, çayı da boş ver. Konuş benimle. | Open Subtitles | فقط يَنْسي الحليبَ ويَنْسي الشاي ويَتكلّمُ معني. |
Bu şarkı teknolojinin anlamı hakkında ve bu toplantı ile birebir uyuşuyor. | TED | هذه أغنية كتبتها عن معني التكنولوجيا، وهي تتماشي مع هذا الجمع. |
Buna bir anlam vermeye çalışıyorum ama biliyorum hiçbir anlamı yok. | Open Subtitles | ها أنا أحاول أن أفهم ماحدث رغم اني اعرف ان ليس معني له |
Belediye başkanı diyor ki, eğer "siktir"in anlamını bilmiyorlarsa içeri gelsinler de, gösterelim. | Open Subtitles | عمدة البلدة يقول لو أنك تجهل معني كلمة إنصرف إذن قم بالدخول وسنريك |
Çavuş bunun ne anlama geldiğini biliyordu. Biz ise farkında değildik. | Open Subtitles | لقد عرف معني هذا و لكننا لم نكن ندرك ذلك |
Bu bana çok mantıklı gelmiyor. | TED | لفي الحقيقه لا يبدو هذا ذو معني بالنسبه لي |
İIk kez bu iki kelimenin anlamsız anlamsız geldigini hissettim. | Open Subtitles | لأول مره أشعر أن هذه الكلمات الثلاثة لا معني لها. |
Günlerinizi sevdiklerinizle anlamlı haline getireceğinize ahlaksız işlerin peşinde koşuyorsunuz. | Open Subtitles | انتم تملئون ايامكم بمطاردات ليس لها معني بدلاً من ان تقضوها مع من تحبون |
Fakat sadece şiiri bitirmiş olmam kafamı karıştıran şeyleri çözdüğüm anlamına gelmez. | TED | ولكن ليس معني أنني أنهيت قصيدة أنني قد حللت ما كان يحيرني. |
O kadınlar sana güvendi. Sen güven nedir bilmezsin. | Open Subtitles | تلك النسوه إئتمنك لكنك لم تفهم معني الثقة |
İsveç'te bizim ülkemizin dörtte biri kadar güneş ışığı var. Ve ? Daha az güneş ışığı ne anlama geliyor? | Open Subtitles | أتعلمون أن أشعة الشمس التى تصلنا هي أربعة أضعاف ما تصل للسويد , أتعلمون ما معني هذا ؟ |