Başarısızlık kaçınılmaz olduğunda, yalan söyleyin, inkar edin ve suçu başkalarının üzerine atın. | Open Subtitles | عندها يكون الفشل لا مفر منه فأنت ستكذب وتنكر وتضع اللوم على الآخرين |
Yoksa kaçınılmaz başarısızlığı ikisi için de bir acının kaynağı mı olacak? | Open Subtitles | أم أن فشلها الذي لا مفر منه سيظهر أنه مصدر تعاسة لكليهما؟ |
Çöl bizim yüzümüzden kaçınılmaz olandır ve bu gerçeğin ta kendisi kardeşim. | Open Subtitles | القفار أمر لا مفر منه بسبب من نحن وهذا هو الواقع أخي. |
Eşsiz hastalığın sebebiyle. Bu kaçınılmazdı. | Open Subtitles | نظرا للكم فتنة فريدة من نوعها ، انه كان لا مفر منه. |
Ancak harcamak için borçlanmak aslında kaçınılmazı ertelemekten başka bir şey değildir, ki bunun sonu iflastır. | Open Subtitles | .. ولكن بإحضار المزيد من المال ليستهلكه هو في الواقع تأخير لأمر لا مفر منه وهو الإفلاس |
Bu kadar çok ilişkinin olması kavgaları kaçınılmaz kılar. | TED | كثرة هذه العلاقات تجعل الشجارات أمرا لا مفر منه. |
Sanki Tanrı tarafından lanetlenmiş gibi... anneliğinin acısını çeker gibi... trenin onu kaçınılmaz kabusuna götürürken... çıkardığı ritmik piston seslerinde... çıkarttığı delirtici seslerde şunu duyuyordu mahvolmuş olan Mariannina... | Open Subtitles | والتي حكم الله عليها لتعاني مرارة الامومة بينما كان القطار يسير نحو كابوس لا مفر منه |
Bu durumda, Hercule, kaçınılmaz sonuç nedir? | Open Subtitles | .. الآن هركيول ما هو الإستنتاج الذي لا مفر منه ؟ |
Ancak Sovyet sistemi gözönüne alındığında, bunun kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | مُرضية فى مرحلة ما بعد الحرب لكننى أعتقد أن هذا أمر لا مفر منه ما دمنا نتحدث عن النظام السوفيتى |
Silahla şalın yanında bulduğumuz bu mendille kaçınılmaz bir bağı vardı. | Open Subtitles | التي شكلت وجود صلة لا مفر منه مع هذا المنديل الذي وجدناه جنبا إلى جنب مع المسدس الملفوف بالقماش المسروق |
Hasta eşyaları değiştirmek, yeniden ve yeniden düzenlemek için devamlı ve kaçınılmaz istek duyar. | Open Subtitles | به الشخص لديه الالإصرار والمحفز الذي لا مفر منه.. لتغيير الأشياء, لينظم ويعيد التنظيم. |
kaçınılmaz üçüncü buluşma sorusu. | Open Subtitles | هناك كان عليه. والسؤال الآن ثالث لا مفر منه. |
Saçma olan, kaçınılmaz olması Bilmek zorundasın yoksa hep huzursuz olacaksın, aklın hep orada kalacak... | Open Subtitles | هذا أمر مثير للسخرية ما هو مثير للسخرية السؤال الذي لا مفر منه انتِ بحاجة الى معرفته |
Kendinizi kaçınılmaz olana hazırlasanız iyi olur. | Open Subtitles | الأفضل أن تجهزي نفسك لأمرٍ حتمي لا مفر منه.. |
Çünkü doğruluğunu kabul edip, onayladıklarında büyük değişiklikleri zorunlu kılacak olan manevi ve ahlâki tedbirlerin kaçınılmaz olacağını biliyorlar. | Open Subtitles | لأنهم إذا اعترفوا بها وتعرفوا عليها عندها أخلاقيا والزاميا سيكون احداث تغييرات كبيرة أمر لا مفر منه |
Evet, Meg'e sürekli sataşıyorsun çünkü bedeninin 19 yaşına gelince.... çok kullanılmaktan dolayı o kaçınılmaz pörsümeye uğrayacağını... ve bembeyaz teninin çuval gibi olacağını biliyorsun ki... bu da üvey babanın bile istemeyeciği birşey. | Open Subtitles | لذا تقومي بمضايقت ميج لتجنب واقع لا مفر منه عندما يتم استهلاك جسمك في سن التاسعة عشر ستكوني بالية .. |
Özelliklede bunun kaçınılmaz bir zor durum olduğunu hayal ettiğinizde kızdırıyor. | Open Subtitles | وهذا مغضب بشدة لا سيما حينما تدرك ، ليس فقط هو أن مثل هذا التقصير لا مفر منه |
Ruhunuzda onarılmaz izler kalması kaçınılmazdı. Leydi Boynton'ın ölümünü istemenizde şaşıracak bir şey yok. | Open Subtitles | تآكل الروح إنه أمر لا مفر منه وغير محتمل لا عجب إذا كنتم ترغبون في أن تروا السيدة بوينتون ميتة |
kaçınılmazdı zaten ama bilmek, gerçekten yaşamakla aynı şey değil. | Open Subtitles | لذلك هذا كان لا مفر منه لكن المعرفة به ليست كمعرفته فعلاً |
İyiyim. kaçınılmazı sadece ertelemişiz gibi hissediyorum. | Open Subtitles | حسنآ,على الرغم من أني أشعر أن تأجيل الامر لا مفر منه |
Ya İngiliz darağacına çıkar, ya da İspanyol kılıcını yer ama bu kaçışı olmaz, sen de biliyorsun. | Open Subtitles | إما بواسطة حبل المشنقة الإنجليزي أو السيف الأسباني، الأمر لا مفر منه وأنت تعلم ذلك. |
Tüm olası kaçış yollarının tutulmasıyla erzaklarını tazeleyemeyecekler. | Open Subtitles | مع إغلاق الشاطئ وعدم وجود أي مفر منه ليس لديهم أي وسيلة لتجديد الإمدادات |
İyi gazetecilik tarafsızlığı hedeflerken, medya önyargısı genellikle kaçınılmazdır. | TED | في حين أن الصحافة الجيدة تهدف إلى الموضوعية إلا أن تحيز وسائل الإعلام غالبًا لا مفر منه. |