| Pençe izleri vardı ve şunu dinle kalbi Kayıp ve tamamen kanı çekilmişti. | Open Subtitles | لقد تم الهجوم عليها لك هذا, كان القلب مفقودًا ولقد أُستنفذ دم الجثة |
| Kayıp bir şey bulursanız, sizin için bir rapor hazırlamaktan mutluluk duyarız. | Open Subtitles | سنسعد برفع محضرِ لكِ لو وجدتِ شيئًا مفقودًا |
| Şey, daha en başta hiç etrafta olmadığına göre pek Kayıp sayılmaz. | Open Subtitles | كنّا لنعدّه مفقودًا إذا ما كان في أنحاءنا بالمقام الأوّل. |
| Bu, olay yerinden kaybolan kurban Lee Jin Seok'un fısfısı. | Open Subtitles | هذا.. البخاخ الذي كان مفقودًا منْ مسرح الجريمة في ذلك الوقت. كان مُلكًا للضحية لي جين سوك. |
| Bilgisayar, bu cihazın 16 saat önce kaybolan DC8 prototipi olduğunu onaylıyor. | Open Subtitles | الحاسوب تعرّفت على هذا الجهاز الذي كان مفقودًا منذُ 16 ساعة DC8 على أنهُ. |
| Bir kısmı uzun süredir kayıpmış yani ölmüş olabilecekleri anlamına geliyor bu. | Open Subtitles | بعضهم كان مفقودًا منذ حين، لذا منطقيّ أنهم ربما يكونون أمواتًا. |
| Kurban beş gün boyunca kayıpmış. | Open Subtitles | كان الضحيّة مفقودًا خمسة أيّام |
| Sadece soruyorum, çünkü saldırdığınız şüpheli Kayıp. | Open Subtitles | كلّا، لستُ أسئلك، وذلك لأنّ الرجل الذي هاجمته ليس مفقودًا الآن |
| Asıl ilgi çekici olan adamın aslında Kayıp olmaması. | Open Subtitles | ولكن ما يثير الفضول، أنه ليس مفقودًا حقًّا |
| Üstçavuş Roe, öldüğü için artık Kayıp biri değil. | Open Subtitles | الرقيب رو لم يعد مفقودًا بعد الآن لأنه ميت |
| Vinci dedektifleri iki gündür Caspere'i Kayıp şahıs olarak arıyor. | Open Subtitles | محقّقوا فينشي يحقّقون في أمر كاسبير بإعتباره شخصًا مفقودًا منذ يومان. |
| Sürü hala Kayıp olduğundan vahşi köpek ekibi bir gözlem uçağı kiralıyor. | Open Subtitles | قطيع الكلاب ما زال مفقودًا فاستأجر الطاقم طائرة لرصده |
| Kayıp olduğunu düşündüğüm parayı ilk fark eden kişi benim. | Open Subtitles | أنا الشخص الذي لاحظ أولاًالمالالمفقـ.. ـ ما أظنه كان مالاً مفقودًا ـ أجل، فهمت، سأتولى هذا |
| Kayıp olduğunu düşündüğüm parayı ilk fark eden kişi benim. | Open Subtitles | أنا الشخص الذي لاحظ أولاًالمالالمفقـ.. ـ ما أظنه كان مالاً مفقودًا ـ أجل، فهمت، سأتولى هذا |
| Ve onlar, gerçekten de, Kayıp dünya. | TED | وهي حقًا تعتبر عالمًا مفقودًا. |
| Benim için Mystic Falls'u kolaçan edip kaybolan kimse var mı bakar mısın? | Open Subtitles | تفقد أنحاء (ميستك فولز) وتبين إن كان أحد مفقودًا. |
| Genetik analiz, kurbanın, 10 ay önce karısı öldürüldükten sonra ortadan kaybolan zengin işadamı Derrick Moss olduğunu ortaya koydu. | Open Subtitles | "التحليل الجينيّ كشف مطابقةً للحمض النوويّ تعود لرجل الأعمال الثريّ (ديريك موس)" "الذي كان مفقودًا منذ ما يربو على 10 شهور في أعقاب مقتل زوجته." |
| 3 yıldır kayıpmış. | Open Subtitles | لقد ظل مفقودًا لثلاث سنوات |
| Nina Fleischer'ın küpesi kayıpmış. | Open Subtitles | وكان قرط (نينا فلايشر) مفقودًا |