Ama ilçede hiç kafe yok, hiç internet kafe bulunmuyor, sinema ya da kitapçı da mevcut değil. | TED | لكن في المقاطعة كلها لا يوجد أي متجر قهوة، و لا ليس هناك مقهى انترنت، و لا دار عرض الأفلام، و لا مكتبة. |
Ve bu İngiltere'de deniz kenarında bir kafe. | TED | وهذا هو مقهى على شاطئ البحر في بريطانيا. |
Gördünüz mü, Kuantum kafede çalışanlar kesin emirlere alışkın insanlar gibi görünmüyorlar, çünkü burada her şey şansa bağlıdır. | Open Subtitles | أنت ترى,هم غير معتادين على ناس يضعون طلبات مؤكدة هنا فى مقهى الكم لأنه هنا كل شىء محكوم بالصدفة |
Cafe Oriental'de oturan babamın gözlerini kaldırıp, pencerenin diğer yanında beni gördüğü an yüzünün aldığı şekli hiç unutmayacağım. | Open Subtitles | لن أنسى قط التعبير الذي ارتسم على وجه أبي بينما هو جالس داخل مقهى الشرق عندما رفع عينيه عن الورقة |
Buna göre ben seni pazarda bekleyeceğim... 4 'te Ağaçlık Yol kahve Ev'inde. | Open Subtitles | لذا فسوف انتظرك يوم الأحد في مقهى طريق التسوق عند الساعة الرابعة مساءاً |
Café Nervosa da buluşalım. karşılığında bir ödül vermek isterim. | Open Subtitles | لمَ لا تقابلني عند مقهى نيرفوسا، سأكون سعيدًا بإعطائك جائزة |
ve bir gün, aynı zamanda bir kafe olan bir benzin istasyonuna girdik. İçeride dolu erkek vardı. | TED | وفي يومٍ من الأيام، ذهبنا لمحطة الوقود والتي كانت تتضمن مقهى أيضًا، كانت مليئة بالرجال. |
Köşede bir kafe ve önünde sandalyeler olduğunu biliyordum, bu yüzden yola daha yakın olmak için sola doğru kaydım. | TED | كنت أعرف بوجود مقهى عند تلك الزاوية ولديهم بمقدمة المقهى كراسي لذا عدلت سيري إلى اليسار لأقترب من الشارع . |
Her yerde buluyorsunuz, minnettar bir havayolu, bir restoran minnettarlık bir kafe minnettarlık, bir minnettarlık olan şarap. | TED | أينما وجدتها، شركة طيران تستحق الشكر، مطعم يستحق الشكر، مقهى يستحق الشكر، مشروب يستحق الشكر. |
Kazadan yaklaşık bir yıl sonra burada Hukilaha kafede tanıştık. | Open Subtitles | تقابلنا هنا في مقهى هوكيلاو بعد عامٍ تقريباً من الحادث |
Öğlen tatilimi sahildeki köşede, küçük bir kafede yalnız geçirdim. | Open Subtitles | قضيت وقت الغداء لوحدي في مقهى صغير في زاوية المعرض |
Resmi değil ama altı yıl hayran sitesi yönettim. Bir internet kafede başlattım. | Open Subtitles | لكني أدير الموقع لما يقرب عَن 6 أعوام بدأت مِن خلال مقهى للإنترنت. |
Cafe Napoleon'da onu büyük yuvarlak bir masanın üzerine koydular. | Open Subtitles | وضعوه على طاولة مستديرة كبيرة " في مقهى " نابليون |
Saat 10'da, Palm Cafe'de. Senin gorilinin beni bulduğu yerin yanında. | Open Subtitles | الساعة العاشرة صباحا بالقرب من مقهى بالم حيث وجدتني هذه الغوريلا التي تمتلكينها |
Piazza di Spagna'daki Cafe Dinelli'yi biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعرف مقهى دينيللي القريب من مطعم بيتزا دي سبانقا ؟ |
- Öğrendiğim iyi oldu. 7. Cadde'de bir kahve dükkânı var. | Open Subtitles | إسمع, هناك مقهى فى شارع رقم سبعة كن هناك عند العاشرة |
- Öğrendiğim iyi oldu. 7. Cadde'de bir kahve dükkânı var. | Open Subtitles | إسمع, هناك مقهى فى شارع رقم سبعة كن هناك عند العاشرة |
Gece yarısı dönme dolapların yanındaki Prater Café de buluşuruz tamam mı? | Open Subtitles | قابلْني في مقهى براتر قُرْب الدولاب الهوائي عند منتصف الليل. |
Kendini en yakın kafeye atacak kadar yorulana dek başıboş gez bir veya iki kadeh şarabın yanına yiyecek şahane bir şey al. | Open Subtitles | تجول في الشوارع حتى أنت حتى ضعيفة بشكل رهيب أن لديك أي خيار سوى التوقف عند أقرب مقهى والنظام شيء رائع لتناول الطعام |
Gündüz lezbiyen Kafesi, gece gey barı, ve iki kişi buluşup, kaynaşır. | Open Subtitles | مقهى للمثليات خلال اليوم، حانة للمثليين خلال الليل، ولن يلتقي الاثنان أبدًا. |
..bu yüzden High Street'te bir yer bulup seni aradım. | Open Subtitles | لذلك ذهبت للشارع الرئيسي ووجدت مقهى و هاتفتك |
Hilal Kahvesi. | Open Subtitles | مقهى القمر الجديد إنه يعمل فى الإعلانات التجارية |
Yoksa onların bir kafeden direkt stadyumlara mı gitmesini bekliyoruz? | TED | أم أننا نتوقع منهم الانتقال من مقهى إلى مسرح كبير؟ |
kahvecide bir adamla tanıştım evime gittik ve aşırı dozdan öldü. | Open Subtitles | التقيت بشاب في مقهى ورجعنا لمنزلي وتعاطى جرعة زائدة |
Bu bizi 1959'da Cooper Do-nuts'da, 1966'da Compton's Caeteria'da ve 1969'da ünlü Stonewall Inn'de isyana götürdü. | TED | يقودنا هذا إلى أعمال الشغب في مقهى كوبر دونانتس عام 1959، ومقصف كومبتون عام 1966، وحانة ستونوول الشهيرة في عام 1969. |
kahveci çocuğun belki de bir bildiği var. | Open Subtitles | لَرُبَّمَا رجل مقهى يَعْرفُ شيءاً بأنّنا لا. |
Bu kampüste 3 bar ve bir kahveci var. | Open Subtitles | هناك 3 حانات بالاضافة إلى مقهى في حرم الجامعة |
Bu gece müsaitsen, Westwood'da çok güzel yeni bir Çay Evi var. | Open Subtitles | , لو أنكِ غير منشغلة اليوم "هناك مقهى رائع جديد في "ويستوود |