O blokta hiç boş ofis ya da otel var mı? | Open Subtitles | هل يوجد أي مكاتب فارغة أو فنادق في تلك المنطقة ؟ |
ofisleri dolaşıyor, çalışanlara gözünü dikip bakıyor, masaları kontrol ediyor. | Open Subtitles | إنه يتجول بين المكاتب محدقا بجميع الموظفين ويفتش مكاتب الناس |
Arabanın sahibi beyefendinin karşıda ofisi var. | Open Subtitles | السيد صاحب السيارة لديه مكاتب عبر الشارع |
Bunlar tamamen kagitsiz ofisler tamamen elektronik hasta kayitlari ve benzerleri | TED | هذه بالفعل مكاتب لا تحوي وثائق فقط سجلات طبية إلكترونية أو ما شابه. |
Asker toplama ofislerini bombalar, polis arabalarını ateşe verirlerdi. | Open Subtitles | وضعوا قنابل في مكاتب المجنّدين الجدد وأحرقوا سيّارات الشرطة |
Mektuplar yazmaya, politikacıların ofislerine mailler göndermeye başladı. | TED | بدأت بكتابة خطابات. وتراسل مكاتب الساسة. |
Umuyorlardı ki, bu bölge ofislerinin her birinde, bir memur bu mektubu alacak, açacak, okuyacak ve onu bir üst seviyeye gönderecek, yani ilçe müdürlüğüne. | TED | كانوا يأملون أنه وفي كل من مكاتب المقاطعات هذه ، سيقوم مسؤول بتلقي الرسالة وفتحها وقراءتها ومن ثم إحالتها إلى المستوى التالي، أي مكاتب المديريات. |
Vanowen için yeni ofis aramaya ilk sizin başlamanız çok şaşırtıcı değil. | Open Subtitles | ليس من المفاجأ انك التي قدت البحث عن مكاتب جديدة لشركة فانوين |
Bu üç ofis de arabayla Kanada sınırına birkaç saat uzaklıkta. | Open Subtitles | سائر تلك الثلاث مكاتب على بعد ساعات بالسيارة من الحدود الكندية |
Çok güzel bir ofis gibi değil. 20 hastada yoruluyorsunuz. | TED | الأمر ليس مكاتب جميلة هنا، 20 مريضاً، وأنت منهكة. |
Tüm devlet daireleri kapandı döl beyinli yani tüm pasaport ofisleri de kapandı. | Open Subtitles | حَسناً , للأدمغةِ، إنّ الحكومةَ في إضراب لذا كُلّ مكاتب جواز السفر مُغلقة. |
Blofeld denen adamla İsviçre Bern'de ofisleri olan şu avukat arasında bir bağlantı olabilir. | Open Subtitles | هناك قد يكون صلة بين ذلك الرجل بلوفيلد والمحامي الذي لدية مكاتب في بيرن سويسرا |
Komünist parti ofisleri tahrip edildi Kızıl bayrak yakıldı, gizli polisler asıldı. | Open Subtitles | حُطّمت مكاتب الحزب الشيوعي حُرق العلم الأحمر وشُنق أفراد البوليس السري |
Ed'e ofisi kiraladığımızı söyledin, biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | أتعلم حين قلت لإد أن لنا مبنى مكاتب كاملا مستأجرًا |
3. katta birkaç ofisi kontrol edicez. Sorun degil. | Open Subtitles | نريد فقط أن نتحقق من عدة مكاتب في الطابق الثالث |
Beşinci kata kadar hep ofisler var. | Open Subtitles | ومن الدور الأول إلى الخامس لا شيء سوى مكاتب |
Kumar çetesinin ofislerini aramak için gerekli arama izinlerini çıkartın. | Open Subtitles | اعملوا على جلب مذكرات تفتيش للبحث في مكاتب عصابات الجرائم وحانات القمار |
Cidden Angie onu ben yapmadım ama bütün A.P. ofislerine davetiye gönderdim. | Open Subtitles | لم ارمي كل البطاقات البريدية في مكاتب المختبر |
Elçilik ofislerinin öğle yemeği saatlerinde kilitli tutulması ile ilgili bir tavsiye notu. | Open Subtitles | توصى بأن مكاتب السفارة تبقى مغلقة خلال ساعة الغداء |
Konut bürosu yeni yapılar yapamıyor ve olan yapılar da dayanamıyor. Birçok evsiz var | TED | إن مكاتب العقارات والإسكان لا تستطيع بناء مبان جديدة، والمباني القائمة تتهاوى، الكثيرون أصبحوا مشردين، |
Charlie Geller ve Jamie Shipley derecelendirme kuruluşlarına dava açmayı denedi ancak tüm hukuk büroları buna sadece gülmekle yetindi. | Open Subtitles | شتارلي جيلار و جيمي شيبلي , حاولا مقاضاة شركات الاصدار المعدلات لكن تمت السخرية منهم في كل مكاتب المحاماة |
- "Jukt Micronics ofisine hoş-" - Telesekreter çıktı. Kapat. | Open Subtitles | لقد وصلت مكاتب جوكت لدي بريد صوتي، تمهلي |
Savcılık ofisinde söylenti yayacağımdan mı korkuyorsun? | Open Subtitles | هل أنتِ خائفة من أنني قد أنشر إشاعه في مكاتب الأدّعاء العام؟ |
Londra'da, New York'da, Tokyo'da ve dünyanın her yanında ofislerimiz var. | Open Subtitles | لدينا مكاتب بنيويورك , لندن , طوكيو وكل مكان بالعالم |
Gece kulübü sıkıcı bir ofiste çalışmaya benzemez. | Open Subtitles | والعمل في الملهى الليلي ليس مثل العمل في مكاتب المومسات. |
Bu da emlerin genellikle şunları gördüğü anlamına gelir: Çok güzel ve lüks, ama masalar, zamanın çoğunu çalışarak geçiriyorlar. | TED | ويعني ذلك أيضًا بأن هذا هو ما تراه إمز في العادة، جميل وفاخر، ولكنه مكاتب -- إنها تعملُ معظم الوقت. |
Ödedikleri abartıcı ücretlerin süslü ofislere harcandığını görmek hoşlarına gidiyor. | Open Subtitles | يحبوا ان يعلموا ان اموالهم تذهب الى مكاتب فخمة |