"ملتصق" - ترجمة من عربي إلى تركي

• yapışmış
• sıkışmış
• yapışık
• bağlı
• sıkıştı
• Sıkıştım
• yapışıp

Hepsi birbirine yapışmış. Parmak izlerini bozmak istemiyorum.
كان ملتصق ببعضه ولا أريد إتلاف أي بصمات قد تكون عليه

Banta yapışmış Phaenicia Sericata var.
هناك بعض من فينيسيا سيريكاتا ملتصق بالشريط اللاصق

Sabahtan beri, insanları sıkışmış yüzüklerinden kurtardım.
طول الصباح و انا ملتصق ببيع الخواتم للناس

yapışık olmasak bazen öz kardeşini bile unutabilir.
أحيانا أعتقد أنه قد ينسى أخيه لولا أنى ملتصق به

Çerçevede sensörlerimiz var ama tuvale hiçbir şey bağlı değil.
لدينا مستشعرات حسية على الإطار لكن لا يوجد شي ملتصق باللوحة الزيتيه ذاتها

O şey kafana sıkıştı, değil mi? Sustur beni ve bana Lessie de!
ذلك الشئ ملتصق براسك اقفل فمى و كلمينى يا فتاة

Sıkıştım Esneklik. Bana yardım edebilir misin?
يا "مرن" أنا ملتصق بمكاني، هل يمكن أن تساعدني؟

Günde 12, 15 saat ekrana yapışıp kalmak yerine, yeni ailemizle bu küçük maceralara atılıyor ve aynı zamanda da video çekiyordum ve bu, sanat ve hayatın bir çeşit ortak beslenmesiydi.
بدلاً من قضاء 12 إلى 15 ساعة يوميًا ووجهي ملتصق بشاشة، كنت أخوض هذه المغامرات الصغيرة مع عائلتنا الجديدة وألتقط الفيديو على طول الطريق، وكان ذلك نوعاً من التعايش بين الفن والحياة.

Bağırsak duvarına yapışmış bir fetüsü oradan çıkarmak bile tehlikeli bir ameliyat.
بينما هو ملتصق بأمعائها لهو عملية خطيرة للغاية

Böylece ona göre ödeşmiş oluyor. Tek boynuzlu atım aslında tek boynuzlu at değil. Suratına lavabo pompası yapışmış bir eşek.
وحيد القرن ليس بوحيدٍ للقرن بل حمار بمكبسٍ ملتصق لوجهه

Bacağına çorap yapışmış.
لديك شراب ملتصق بساقك.

Yerli bir adam, Homer Simpson, burada görülen dili elektrik direğine yapışmış olan adam bize bir video kaset gönderdi.
رجل محلّي، (هومر سمبسن)، الذي يظهر هنا ولسانه ملتصق بعامود كهرباء، سلّمنا هذا التسجيل.

Telefonun Furby'e sıkışmış, biliyorsun değil mi?
انتي تعلمين بأن هناك تلفون ملتصق بذلك الشيء الفرو , اليس كذلك

Bileğime yumurta kabukları sıkışmış halde bir başkasının soğuk makarnası üzerinde duruyorum.
حسناً، أنا أقف على طبق "شعرية السمسم" البارد لأحدهم مع قشر بيض ملتصق بكاحليَّ.

Sanki dişime acayip bir şey sıkışmış gibi.
كـأنما يوجد شيء غريب ملتصق بأسناني.

yapışık olmasak bazen öz kardeşini bile unutur.
أحيانا أعتقد انه قد ينسي ان له أخ لولا اننى ملتصق له

Halen dünyanın en yaşlı yapışık ikizleri onlar bu gerçekle gurur duyuyorlar.
في الوقت الحالي، هما أكبر توأم ملتصق في العالم سنّاً. وهما فخوران بهذا.

Irkçılık yapan, artist kılıklı, sarhoş herife de söyledim bizler yapışık ikizleriz, Siyam ikizleri değiliz.
اخبرت فتى الأخوية العنصري السكران الغاضب ان التعبير الملائم هو تؤام ملتصق و ليس سياميين

Eğer kafam vücuduma bağlı olmasaydı onu bile kaybederdim.
أقسم إنني لفقدتُ رأسي لو ما كان ملتصق بجسدي.

Ona bağlı bir adam olduğunu unuttum.
لقد نسيت أن هناك شابٌ ملتصق به

tamam, Judy, bebeğin omuzu kasık kemiğine sıkıştı. Yardıma ihtiyacı var.
حسناً, جودي طفلكِ ملتصق على عظمة العانة وهو في خطر

-Hey -Dişime bir şey sıkıştı da. -Beni delirtiyor.
لدي شيء ملتصق في أسناني، إنه يجنّنني

- Çıktım. Sıkıştım.
-انا بالخارج, انا ملتصق

Numara yapmıyorum. yapışıp kaldım. Bütün erkekler bunu söyler.
أنا لا أتظرّف أنا ملتصق