| Sinyor, eğer bize şimdi ödeme için yardımcı olabilirseniz minnettar oluruz. | Open Subtitles | سيجنور، نحن سنكون ممتنين إذا أنت يمكن أن تساعدنا بالإيداع الآن. |
| Kadın kayıp, o yüzden verebileceğiniz her bilgi için minnettar oluruz. | Open Subtitles | حسنا، إنها مفقودة، إذن أي معلومات تقدمها لنا سنكون ممتنين كثيرا. |
| Buna sonsuza kadar minnettar olmalısınız ama size daha fazlasını veriyorum. | Open Subtitles | لذلك يجب أن تكونوا ممتنين إلى الأبد لكن أنا سأعطيكم أكثر |
| Biz bu projede erken aşamada bu anlayışa sahip olmamızdan dolayı çok minnettarız. | TED | كنا ممتنين جداً لخروجنا بهذه الفكرة في بداية المشروع كما حدث. |
| Tabii ki geçmiş çabaların için sana çok minnettarız ama artık görevin bitti. | Open Subtitles | بالطبع نحن ممتنين لماضيك وما فعلته ولكن واجبك انتهى |
| O yüzden farmakologlara, yani bu ilaçları araştırıp geliştiren insanlara minnettar olmalıyız. | TED | لذلك ينبغي أن نكون ممتنين للغاية أن لدينا علماء الصيدلة، أناس يبحثون في هذه الأشياء ويطورون أدوية جديدة. |
| Ayrıca onların faaliyetlerini destekleyen bir ilaç sektörü olduğu için de minnettar olmalıyız. | TED | ويجب أن نكون ممتنين أن لدينا صناعة الأدوية التي تدعم أنشطتهم |
| Biz minnettar yaşayan insanlar olabiliriz. | TED | يمكننا أن نكون أناسا يعيشون حياتهم ممتنين. |
| bu hediye için minnettar olabiliriz. Bu, herşey için minnettar olacağımız anlamına mı geliyor? | TED | هل يعني هذا أنه يمكننا أن نكون ممتنين من أجل كل شيء؟ |
| Şiddet için, savaş için, zulüm için, istismar için minnettar olamayız. | TED | لا يمكن أن نكون ممتنين عند وقوع عنف أو اندلاع الحروب، أو من أجل الظلم، أو الاستغلال. |
| Kişisel düzeyde, bir arkadaşın kaybı için, sadakatsızlık için veya yakınlarımızın kaybı için minnettar olamayız. | TED | وعلى المستوى الشخصي، لا يمكن أن نكون ممتنين لفقدان صديق، أو الخيانة، أو لفاجعة ما. |
| Ama her şey için minnettar olabiliriz demedim. | TED | لكنني لم أقل أنه من الممكن أن نكون ممتنين لكل شيء. |
| Bir şey için minnettar olduklarında, insanların bir mum yakması için fırsatımız var. | TED | لدينا فرصة لجعل الناس يشعلون شمعة حين يكونون ممتنين اتجاه أمر ما. |
| İnsanlar vücutlarını bilime bırakıyor, bence yamyamlar daha minnettar olurdu. | Open Subtitles | الناس يتركون أجسادهم للعلم أعتقد أن آكلي لحوم البشر سيكونون ممتنين |
| Ama yine de bu dostane yaklaşım için minnettarız. | Open Subtitles | الذي يفضل الفيل نحن على أية حال ممتنين جدا لهذه الدلالة على الصداقة |
| Teşekkür ederim. Kızımızı kurtardığınız için çok minnettarız. | Open Subtitles | شكراً، نحن ممتنين لك لأنقاذك إبنتنا الصغيره |
| Bu işin emin ellerde olduğundan dolayı minnettarız. | Open Subtitles | حسناً، سنكون ممتنين أن يكون هذا الأمر بين يدين أمينتين. |
| Şifreyi çözersen, çok memnun oluruz. | Open Subtitles | إذا أمكنك حل هذه الشيفرة سوف نكون ممتنين لك جدا |
| Konuşacak birileri olduğu için çok minnettarlar. | Open Subtitles | هذا أمر جميل، إنهم ممتنين للغاية... لوجود أحد ما يتحدثون معه... |
| - Adamlarımızı geri getirdiğiniz için size müteşekkiriz. - Size zarar vermek istemiyoruz. | Open Subtitles | نحن ممتنين لانك احضرت الرجال احياء لا نريد ايذائك |
| Bu manyağa bizi rekabetten kurtardığı için minettar olmalıyız. | Open Subtitles | نحن يجب أن نكون ممتنين إلى هذا المعتوه لإزالة منافستنا |
| Eğer masa bulmamız konusunda yapabileceğin bir şeyler olursa buna gerçekten müteşekkir oluruz. | Open Subtitles | إن ساعدتنا بأية طريقة للحصول على مائدة، ستكون ممتنين للغاية |
| Uzun bir aradan sonra kendisini tekrardan masamızda gördüğümüz için mutluyuz. | Open Subtitles | ممتنين له على عودته لنا على طاولتنا بعد فترة من الزمن |
| Yardımları için minnettardık ama insan kanına susamaları durumu karmaşıklaştırıyordu. | Open Subtitles | رغم أننا كنا ممتنين لمساعدتهم تعطشهم للدم البشري عَقّد الموقف |