Yani kelimenin tam anlamıyla, dünyayı erkekler yönetiyor, ve bu bin yıl önce mantıklıydı çünkü o zamanlar insanlar fiziksel gücün hayatta kalmak için en önemli özellik olduğu bir dünyada yaşıyorlardı. | TED | وبشكل حرفي، الرجال يسيّرون العالم، وكان هذا الأمر منطقيًّا منذ آلاف السنين لأن الإنسان كان يعيش في عالم كانت القوة الجسدية من أهم القدرات للبقاء على قيد الحياة. |
Evet. Açıklama gayet mantıklıydı. Wing'in çok güçlü olduğu da su götürmez bir gerçek. | Open Subtitles | أجل، بالرغم من أن شرحه كان منطقيًّا جدًا، كما أنّ "وينج" شديد القوّة... |
Sürdürülebilir elektrik üretimi sorununu çözersek ulaşım biçimi olarak elektrikli araba kullanmak daha Mantıklı olacak. | TED | وبما أننا بحاجة لإيجاد حلول للتوليد المستدام للكهرباء إذن فاستعمال سيّارات كهربائية كوسائل نقل يبدو أمراً منطقيًّا. |
Bir türü yok olana kadar avlamak hiç Mantıklı değil. | Open Subtitles | اصطياد أجناس على مشارف الانقراض ليس منطقيًّا. |
Çok güzel. Çok Mantıklı. Hadi onu arayalım. | Open Subtitles | عظيم، هذا يبدو منطقيًّا جدًا، لنتّصل بهِ. |
Harika, çok Mantıklı. Hadi arayalım. | Open Subtitles | عظيم، هذا يبدو منطقيًّا جدًا، لنتّصل بهِ. |
Hiçbir fikrim yok. Ama eminim Mantıklı bir açıklaması vardır. | Open Subtitles | لستُ أدري، لكنّي موقن أنّ هنالك تفسيرًا منطقيًّا |