Bermuda altına asker postalı giyen birine ne güven böyle. | Open Subtitles | هناك الكثير من الثقة بهذا الرجل أكثر من رجل عسكري |
Bermuda altına asker postalı giyen birine ne güven böyle. | Open Subtitles | هناك الكثير من الثقة بهذا الرجل أكثر من رجل عسكري |
Bence aramızda bir ölçüde güven var o yüzden bunun senin değil de karının hatası olduğunu söylersen sana inanırım. | Open Subtitles | أعتقد بأن الذي حصل هنا مستوى آخر من الثقة, ولهذا أنا اصـُـدقك إذا قلت لي بأن زوجتـُـك وراء هذا الأخطاء |
Aramızda biraz da güven oluşmuş olduğundan birbirimizin içtenliğine inanıyorduk. | TED | ولأننا اكتسبنا بعضاً من الثقة فيما بيننا كن نؤمن بحسن نية الطرف الآخر |
Bugün biraz güvenini kazandığımı sanıyorum ve devam etmek istiyorum. | Open Subtitles | اشعر بأني بنيت بعضا من الثقة معها وارغب بأن تستمر |
Kendine çok güvendiğini sergiliyorsun ki bu da beni deli ediyor. | Open Subtitles | أنتَ تظهر كماً عظيماً من الثقة وهذا ما يزعجني فيك كثيراً ..هاوس أعطاني الصلاحية |
Nedendir bilmiyorum ama sana çok güveniyorum. | Open Subtitles | ..الآن لا أعلم لماذا لكن لدى الكثير من الثقة بك |
Yeterli öz güvenin yoksa bu, hedefini yeniden ayarlaman gerektiği için olabilir. | TED | فإذا لم يكن لديك ما يكفي من الثقة فقد يكون ذلك بسبب حاجتك الى تعديل هذفك |
Biz de şarkı söyledik, söyledik, söyledik, ve inanılmaz biçimde yeni bir güven gelişti, ve dostluk gerçekten çiçek verdi. | TED | غنينا وغنينا وغنينا فنما نوع جديد من الثقة بشكل مدهش و فعلا ازهرت نوعا جديدا من الصداقة |
Hepimizin yarın daha fazla güven oluşturabilmesini sağlamak istiyorum, Abartısız, yarın, bugün yaptığımızdan fazlasıyla. | TED | أريد لكل منا أن يكون قادرًا على خلق مزيد من الثقة غدًا، حرفيًا ثقة أكبرغدًا من التي نشعر بها اليوم. |
MT: Özür dilerim. İnsanları, robotların güvenilir olduğuna dair ikna etmenin bir yolu, bir güven yanılsaması yaratmaktır. | TED | ماركو: آسف. حاليًا، طريقة واحدة لإقناع البشر بأن الروبوتات آمنة عبر خلق وهم من الثقة. |
Ve ayrıca biliyordu ki bu bize bir güven duygusu veriyor ve birer tasarımcı olarak yaratıcı riskler almamıza izin veriyordu. | TED | وكان يعلم أن ذلك يعطينا نوعا من الثقة ويسمح لنا بأخذ نوع المجازفات الخلاقة التي يجب أن نأخذها كمصممين. |
Ben onun ellerini düşünüyordum. Sana çok güven veriyorlar. | Open Subtitles | كُنت أفكر في يديه يمكنهم منحك الكثير من الثقة |
Artık kim içinde "güven" olan brunch yemek istiyor? | Open Subtitles | الآن, من يريد فطور مطبوخ بالكثير من الثقة ؟ |
Böylece güveni yeniden oluşturur yeni bir güven oluşur ve o zaman en son hedef tercih edilen şirket olmaktır. | Open Subtitles | لنوع جديد من الثقة وبعد ذلك الهدف النهائي بذلك الحين ستصبح المؤسسة المفضلة. |
tersten anlatmışsın, ancak... cinsel güven hat safhada... oh, ben mesela, bi dokunmak isterim | Open Subtitles | الأزرار في الأسفل, و لكن الكثير من الثقة الجنسية التي بالنسبة لي, أحبها كثيراً |
Çok güzel bir ilişki kuruyor olmalısın sağlam bir ilişkinin temellerinin karşılıklı güven ve dürüstlük olduğu düşünülürse. | Open Subtitles | لديك إمكانية إقامة علاقة رائعة ورؤية كيف تنشأ على أساس متين من الثقة المتبادلة والصراحة |
Evet, sanırım şu anda çok fazla güven ve iyi niyet beklememek gerek. | Open Subtitles | أجل، ليس لديّ الكثير من الثقة والنية الحسنة لتجنب ذلك أعتقد.. |
Terapi büyük miktarda güven gerektirir, ki bu çoğu insan için zordur. | Open Subtitles | العلاج يتطلب الكثير من الثقة و هذا أمر صعب لمعظم الناس |
Uyum sağlamaya çalıştığını biliyoruz, ama bu ailenin bir parçası olmak güven gerektirir. | Open Subtitles | نعرف بأنك لم تتكيف معنا بعد لاكن كونك جزء من هذه العائلة لابد من الثقة |