Çok sıcak olan bir yaz günü, dışarıdan çok da ilginç olmayan davul şeklinde bir binayı ziyaret ettik. | TED | في يوم صيفي حار بالتحديد، زرنا المبنى المشابه للطبل في شكله الذي لم يكن شكله من الخارج مثيراً للاهتمام. |
Ama dışarıda bulunan parçalar camın dışarıdan kırıldığını doğrular şekilde dağılmamıştı. | Open Subtitles | الزجاج الذى بالخارج لا يتفق مع كسر النافذة بالقوة من الخارج |
Ve dışarıdan bakıldığı zaman çok şüpheli görünebilecek bir sürü şey yapmam gerekiyordu. | Open Subtitles | ولا يتطلب منى عمل الأشياء التى تبدو مريبه عند النظر اليها من الخارج |
Ateş ulusu 100 yıldır amansızca Ba Sing Se'yi dışardan yenmeye çalıştı. | Open Subtitles | لمئات السنين كانت أمة النار تهاجم في با سينغ سي من الخارج |
İçerisi, kötü kokuyordu, zemininde koca bir delik vardı, ancak Dışı, inci gibi beyaz formika kaplı ve gerçekten de güneşte parıldıyordu. | TED | من الداخل، له رائحة، كالفجوة داخل الأرض، لكنه من الخارج كفورمايكا بيضاء لؤلؤية وله لمعان تحت الشمس. |
dışarıdan tekrar Wraith olarak görünüyor olsam bile onlara göre ben... | Open Subtitles | قد أبدو مثل الريث من الخارج مجددا بقدر ما هم قلقون |
Bakın bu şubeyi bırakmak istemiyorum ama dışarıdan adam getirmeyi de severim. | Open Subtitles | لا أريد أن أترك هذا الفرع, بأنني أحب توظيف موظفاً من الخارج |
Bazen, hain yüreğimin içinden değil de dışarıdan geldiği sürece hayal edilebilecek en kötü şeylere bile katlanabileceğimi düşünüyorum. | Open Subtitles | من الآن فصاعدا أظن أنني أستطيع أن أهتم بكل شيء وطالما أنها تأتي من الخارج وليس من أعماق قلبي |
Bazen, hain yüreğimin içinden değil de dışarıdan geldiği sürece hayal edilebilecek en kötü şeylere bile katlanabileceğimi düşünüyorum. | Open Subtitles | من الآن فصاعدا أظن أنني أستطيع أن أهتم بكل شيء وطالما أنها تأتي من الخارج وليس من أعماق قلبي |
dışarıdan biraz kaba görünüyor, biliyorum ama o iyi kalpli ve tatlı biridir. | Open Subtitles | أقصد ، أعلم أنه يبدوا قاسياً قليلاً من الخارج لكنه كريم و لطيف |
dışarıdan her şeyin düzgün göründüğüne emin olması gerekiyor içerdeki durumu halletmeden önce. | Open Subtitles | فهي تريد التأكد بأن كل شيء يبدو جيدا من الخارج قبل الإهتمام بالداخل |
dışarıdan izliyordum ve o konuşurken, kızın telefonunu alıp attınız. | Open Subtitles | شاهدت من الخارج أخذت هاتفها و هى تتحدث و ألقيته. |
O şey içeri girene kadar dışarıdan buraya özgürce girilebileceğini sanmıyordum. | Open Subtitles | لم أظن إنه يُشكل منفذ طليق من الخارج للمرور إلى هُنا. |
dışarıdan öyle görünmediğini biliyorum fakat o harika bir adamdır. | Open Subtitles | أعلم أنه لا يبدو كذلك من الخارج لكنه رجل عظيم |
dışarıdan yıkık dökük ama içeriden sıcacık ve potansiyel dolu. | Open Subtitles | انه محطم من الخارج لكن دافئ ومليئ بالإمكانية من الداخل. |
Ana bilgisayarları dışarıdan erişime mümkün hale getirecek bir zemin kat mühendisi arıyorum. | Open Subtitles | لذا إنني ابحث عن مهندس ارضي لتحويل الحواسيب المركزية للأتصال بها من الخارج |
Bunaltıcı performansınızdan dolayı şirket dışarıdan danışman bir firmayla anlaştı. | Open Subtitles | نظراً لآدائكُم المُخيب للآمال قامت الشركة باستِئجار مستشارين من الخارج |
Sessiz olduğumuz sürece, burada sizin dışarıda olacağınızdan daha güvenli oluruz. | Open Subtitles | طالما نحن هادئون، نحن سَنَكُونُ أكثر أماناً هنا أكثر من الخارج |
İhtiyacım olan tüm kodları biliyorum ama dışardan birisi girmemi engelliyor. | Open Subtitles | لكن ثمّة أحد من الخارج يمنعني من دخول قبو الطابق الفرعيّ. |
İlk canlı yayın, Dışı Pekin Olimpiyatları için tamamlandıktan sonra, 2012 Londra Olimpiyatları'ndaydı. | TED | كان أول بث حي له في أوليمبياد لندن 2012، بعد اكتمالِهِ من الخارج من أجل أوليمبياد بكين. |
Aksi takdirde reklam verenler topyekün geri dönüp faturaları Yurt dışından öderler. | Open Subtitles | والا فإن أصحاب الإعلان سيتراجعون ويدفعون فواتيرهم من الخارج. |
Hükümet, bürokrasiyi ortadan kaldırdı ve yabancı veterinerler geldi. | TED | والحكومة تتحفز وتقطع الشريط الأحمر حصلنا على الاطباء البيطريون من الخارج وكان ذلك عظيما |
Çocukken evin dışını yeteri kadar görmüştün içeriyi de görsen iyi olurdu. | Open Subtitles | لقد رأيتي المنزل من الخارج بما فيه الكفاية وأنتِ طفلة ربما يجدر بكِ رؤيته من الداخل أيضاً |
Ayrıca, yatırımlarınızın büyük bir kısmının Yurtdışından geldiğini fark ettim. | Open Subtitles | كما أنني لاحظت مصدر الاستثمارات الخاصة بك تأتي من الخارج. |
Üç ay boyunca dışarıdaki otomatik ışıklar sönmedi, çünkü o kadar karanlıktı. | TED | لثلاث أشهر، لم تنطلق الأضواء الآلية من الخارج لأنها كانت بهذه الظلمة. |
Bu programla ABD, yurt dışındaki mültecileri belirliyor, aralarından seçiyor ve onları ABD'ye getiriyor. | TED | باستخدام هذا البرنامج، تنتقي الولايات المتحدة اللاجئين من الخارج وتقوم بجلبهم. |