ويكيبيديا

    "من الضروري أن" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • zorunda
        
    • gerekmez
        
    • gerekmiyor
        
    • gerekiyor
        
    • çok önemli
        
    • yapmana gerek
        
    • lazım
        
    • hiç gerek
        
    • gerek yok
        
    • etmene gerek
        
    Bu bağdaştırmalar insanların bilinçli olarak düşündükleri şey ile aynı olmak zorunda değil. TED وهذا الربط ليس من الضروري أن يتوافق مع ما يفكر به الناس بإدراك.
    Uyuşturucu aldığımı söylemek için sana test yazmak zorunda değilim. Open Subtitles ليس من الضروري أن أَكْتبُ إختبارا لإخْبارك بأنّني آتعاطى المخدّراتَ.
    Siktir, adamım, en azından onu görmek zorunda değilim, değil mi? Open Subtitles اللعنة يا رجل, على الأقل ليس من الضروري أن أراه, صحيح؟
    Bir şeylerin güzel olması için pahalı olması gerekmez. TED ليس من الضروري أن تكون الأشياء غالية لتكون جميلة
    Şimdi şunu anladık ; tarihin illede ileri doğru gitmesi gerekmiyor. TED فنحن نعلم الآن أنه ليس من الضروري أن يتحرك التاريخ للأمام.
    Yegor'un tansiyonu yüksek ve benim de işe gitmem gerekiyor. Open Subtitles عنده ضغط عالي و من الضروري أن أكون في العمل
    Biliyorsun, Christopher, cerrahlar sığ, rütbe takıntılı klişe insanlar olmak zorunda değil. Open Subtitles تَعْرفُ، كرستوفر، الجرّاحون ليس من الضروري أن يَكُونون الكليشات المهوسة برتبةَ الضحلةَ.
    Adil olmak zorunda değilim. Benim hoş bir ipim var. Open Subtitles ليس من الضروري أن أكون عادلا انا عندي الحبل الجميل
    Evet. İki insanın nişanlanması hemen evlenmek zorunda oldukları anlamına gelmez. Open Subtitles ليس من الضروري أن يكون إثنان مخطوبان أن يقوموا بالتسرع بالزواج
    Şimdi gidip aylarca nasıl olacağını merak etmek zorunda değilim. Open Subtitles والآن ليس من الضروري أن أنفجر واتسائل أن أكون معكِ
    Hayatın ile ilgili, en ufak ayrıntıyı, artık bana söylemek zorunda değilsin. Open Subtitles ليس من الضروري أن تخبريني بكل تفصيل صغير في حياتك بعد الآن
    Onun için "hayır"ı cevap olarak kabul etmek zorunda değilsin. Open Subtitles حسنا ، ليس من الضروري أن تعتبري الرفض كجواب لها
    Kimse ikimizin beraber çıktığını görmek zorunda değil. Benimle dışarıda buluş. Open Subtitles ليس من الضروري أن يعرف أحد أننا سنغادر معاً، لاقيني هناك
    Hem, ayet numaralarını okuman gerekmez. Open Subtitles وأنت ليس من الضروري أن تقرأ أرقام الآيات
    Benim düşünmem gerekmez. Tek kollu adamları sorgulamanız da gerekmez. Open Subtitles وأنت ليس من الضروري أن تستجوب الرجال وحيدي الذراع.
    Onu durdurmak için öldürmem gerekmiyor. Sadece onu oraya doğru getirmeni istiyorum. Open Subtitles ليس من الضروري أن نقتله كي نوقفه، أريدك أن تستدرجه إلى هناك.
    Sadece grip de olabilir. Öldürücü bir şey olması gerekmiyor. Open Subtitles أجل, قد يكون زكام, ليس من الضروري أن يكون قاتلاً
    Sandvici almak için masaya mı tırmanmam gerekiyor? Open Subtitles هل من الضروري أن أقفز فوق الطاولة لأحضر سندويشة؟
    Patrona cep telefonundan mesaj bıraktım ama onunla konuşmam çok önemli. Open Subtitles تركت رسالة على هاتف الرئيس، إنما من الضروري أن أتكلم معه.
    Yani bana masum rolü yapmana gerek yok. Open Subtitles لذا، فليس من الضروري أن أن تتظاهري بالبراءة معي
    Bazı şeyler için çaba harcamak lazım. Open Subtitles إنه من الضروري أن نقوم ببعض المجهود بين الفينة والأخرى
    Bunun için endişelenmene hiç gerek yok. Sen her zaman büyük bir film yıldızı olacaksın. Open Subtitles ليس من الضروري أن تكون قلقاً بشأن هذا ستكون دائماً نجم سينمائي عظيم
    Artık ne kadar geç olduğunu söylememe gerek yok, değil mi, Ajan Mulder. Open Subtitles أنا ليس من الضروري أن أخبرك كيف متأخرا هو، يعمل أنا، الوكيل مولدر؟
    Bana teşekkür etmene gerek yok. Kimse etmez. Open Subtitles ليس من الضروري أن تشكرني لا يستطيع أحد أبدا أن يفعل ذلك

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد