Bir toplantıda çok fazla veya çok az konuşmaktan korkuyoruz. | TED | نخشى أن نتحدث أكثر أو أقل من اللازم في اجتماع. |
Yapılacak başka şey yoktu. Çok fazla şey öğrenmiştiniz ve durmayacaktınız. | Open Subtitles | لقد عرفتما انتما الأثنين اكثر من اللازم, ولا تريدا ان تتوقفا |
Kendinden gereğinden çok nefret ettiğini ve tutkunun bana ilham verdiğini biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعلمين بأنك تكرهين نفسك أكثر من اللازم و أن شغفك ألهمني ؟ |
- Biz onu serbest yetiştirdik. - Belki de gereğinden fazla! | Open Subtitles | كان لديه الكثير من الحرية - أكثر من اللازم ربما - |
Sadece denemeni istedim Çok mu geldi? | Open Subtitles | أنا فقط أطلب منك المحاولة , لكنى ارى انى كررت طلبى اكثر من اللازم |
Bir sene sonra vazgeçtim. Planımın Herbert için çok karmaşık olduğunu fark etmiştim. | Open Subtitles | بعد عام واحد إستسلمت ، أدركت أنها خطة معقدة أكثر من اللازم لهيربرت |
Hey, bu gece içkiyi fazla kaçırdım. Yani, kusura bakma. | Open Subtitles | لقد شربت أكثر من اللازم, سامحني أعرف أنك تحتاج لخصوصيتك |
Hayatım boyunca seçkinliğe karşı savaştım. Bu günlerde çok fazla mızmızlanan var. | Open Subtitles | .لقد قاتلتُ هذه الفئه كُلّ حياتي هناك تَمأمأ أكثر من اللازم اليوم |
Yine de bir öğrenciden barış zamanında duymak istediğimden daha fazla küfür duydum. | Open Subtitles | برغم أن ذلك السباب أكثر من اللازم بالنسبة لطالب عسكري في وقت سلميّ. |
Belki de sarımsağı fazla kızarttım. Garip olan tat bu muydu? | Open Subtitles | ربما حمرت الثوم أكثر من اللازم أكان هذا هو الطعم الغريب؟ |
Evet. Aslında bence de içinde çok fazla kırmızı var. | Open Subtitles | أجل, رغم ذلك, أعتقد أن الأحمر فيها أكثر من اللازم |
Hepsi de benimle geçinemeyenlerdi. Çünkü ben çok fazla gerçeğim. | Open Subtitles | وجميعهن لم يستطعن التعامل معي لأنني واقعي أكثر من اللازم |
Bana göre gereğinden fazla bilgi diye bir şey yoktur. | Open Subtitles | حسب تجربتي، لا توجد معلومات أكثر من اللازم |
Eğer onlara gereğinden fazla sevgi verirsen onlar sana bunun karşılığını vereceklerdir. | Open Subtitles | إذا أظهرت لهم مودة أكثر من اللازم ستعطيهم الفرصة كي يستغلونك |
Evet, fakat Adam, hiç işlerin gereğinden fazla iyi yürüdüğünü düşündüğün olmuyor mu? | Open Subtitles | نعم و لكن هل فكرت أن الأمور جيدة أكثر من اللازم هنا؟ |
Ancak bir bıldırcını gereğinden fazla pişirmekten daha büyük bir günah yoktur. | Open Subtitles | و لكن ليس هناك خطيئة أعظم من أن تطهو طيور السّمان أكثر من اللازم |
Bu ailenin gereğinden fazla rahatsız edilmesini istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن تشعر هذهِ العائله بأنزعاج أكثر من اللازم |
Bu komik. Sence bu hale Çok mu fazla? | Open Subtitles | هل تظن أن الدائرة الضوئية أكبر من اللازم |
Bunu istemek Çok mu fazla? | Open Subtitles | ذلك اكثر من اللازم كل هذا لأننا فكرنا قضاء الكريسماس |
Mugen ve Jin'e Çok mu fazla bağlanmıştım? | Open Subtitles | أحس أنني أعتمدت أكثر من اللازم على موجين و جين. |
Rol yapmak gibi mi? Bu, benim için çok fazla! | Open Subtitles | مثل التمثيل، كلا يا رجل هذا ضغط أكثر من اللازم |
Bakıp da çok kahve tenli, çok şişman, çok fakir, çok kaba olarak gördükleri biri için. | TED | شخصاً ينظرون إليه ويرونه أسمراً أكثر من اللازم، سميناً أكثر من اللازم، فقيراً أكثر من اللازم، بسيطاً أكثر من اللازم. |