Belli ki bunu çözmenin tek bir mantıklı yolu var. | Open Subtitles | من الواضح أنّ هناك طريقة عاقلة واحدة لحلّ هذا الأمر. |
Sonra açıklara doğru baktım ve tekne ışıklarının yandığını fark ettim, yani Belli ki hava kararıyordu her ne kadar ben fark etmesem de. | TED | ثمّ نظرتُ بعيداً على الشاطئ فلاحظتُ أضواء القوارب، لذا كان من الواضح أنّ الظلام يخيّم، رغم أنني لم أكن قد أدركت ذلك. |
Kiralık bir katil. Belli ki biri onu tutmuş. | Open Subtitles | قاتلة مُستأجرَة من الواضح أنّ هناك مَنْ قام بتوظيفها |
Görünüşe göre, düşünceleri daha önemli olanlar farklı düşünüyorlarmış. | Open Subtitles | من الواضح أنّ الآراء الأهمّ كان لها تصوّر آخر |
Ama Görünüşe göre, her şey güzel kokuyor. | Open Subtitles | لكن من الواضح أنّ الأجواء باعثة على النشوة. |
Çünkü şurası aşikâr ki, bu herif ve açtığı dertler dünyevi zevklerle aramda bir engel. | Open Subtitles | لأنه من الواضح أنّ هذا الرجل ومشاكله، يحولون بيني وبين الملذّات الدنيوية |
Bize söylemek istediği şeyin bu listeyle ilgisi olduğu kesin. | Open Subtitles | من الواضح أنّ ما أراد إخبارنا به له علاقة بهذه القائمة. |
Belli ki, bir şey seni üzüyor. | Open Subtitles | لا حاجة لعمل ضجة من الواضح أنّ هناك شيء يزعجك |
Belli ki ilaçlar vücudundan çıkmamış. | Open Subtitles | من الواضح أنّ الأدوية لم تغادر جسده تماماً |
Belli ki kendi kendime konuştuğumu da duyabiliyorlar. | Open Subtitles | من الواضح أنّ بوسعهم سماعي وأنا أحادث نفسي كذلك. |
- Benden bu kadar artık. Belli ki yapacak daha iyi şeylerin var. Hayır, hayır Camille. | Open Subtitles | لقد تجاوزت الأمر، من الواضح أنّ لديك أشياء أهم تود القيام بها. |
- Benden bu kadar artık. Belli ki yapacak daha iyi şeylerin var. Hayır, hayır Camille. | Open Subtitles | لقد تجاوزت الأمر، من الواضح أنّ لديك أشياء أهم تود القيام بها. |
Belli ki, ünlü sahibimiz bu hafta gemiyi kimin yürüteceğini belirlemek için yukarıda büyük bir çarkıfelek çeviriyor. | Open Subtitles | يجب عليهم أن يركّبوا باباً دوّاراً بالأعلى. من الواضح أنّ مالكنا اللامع يعتمد الحظ ليختار من يدير الصحيفة هذا الأسبوع. |
Pekala, Belli ki sizde bir şeyler var. Kim söyleyecek? | Open Subtitles | حسناً ، من الواضح أنّ هذا غير مريح لمَ لا يخبرني شخصٌ لماذا؟ |
Belli ki adamın kafasında tek bir düşünce var. | Open Subtitles | من الواضح أنّ هناك شيئ واحد فقط في عقل ذلك الرجل. |
Belli ki, bu sayfaların bir yırtılma sebebi var. | Open Subtitles | من الواضح أنّ هناك سبب لتمزّق كلّ هذه الصفحات |
Görünüşe göre siz kötü polis olmalısınız. Bu da sizi iyi polis yapıyor. | Open Subtitles | من الواضح أنّ ذلك يجعلكِ الشرطيّة السيّئة، وأظنّكِ الشرطي الصالح |
Ona, benliğini ben verdim. Görünüşe göre güvenimi boşa çıkardı. | Open Subtitles | أنا من صنعته، لكن من الواضح أنّ ثقتي كانت بغير محلّها. |
Görünüşe göre cennette bir sorun var. | Open Subtitles | حسنٌ، من الواضح أنّ ثمّة مشكلة في الجنّة. |
Çok kesin bir miktar. Belli bir şey için gerektiği aşikâr. | Open Subtitles | مبلغ محدد من المال، من الواضح أنّ هناك غرض محدد |
Bu adamda göründüğünden daha fazlası olduğu kesin. | Open Subtitles | حسنا، من الواضح أنّ هناك ماهو أكثر في هذا الرجل. |
Yani, babanın seninle zaman geçirmek istemediği besbelli ama sahile falan gidebilirsin yani. | Open Subtitles | أعني , من الواضح أنّ والدك لايريد أني يقضي بعض الوقت معك ولكن, اذهب إلى الشاطئ وافعل مايحلو لك |
60 yıl sonra ortaya çıkan delillere göre, Pearl Harbour'a yapılacak saldırı haftalar öncesinden biliniyordu, yapılması istenmişti ve provake edilmişti. | Open Subtitles | من الواضح أنّ لَيسَ فقط كَانَ الهجومَ على بيرل هاربور عَرفَ الأسابيعَ مُقدماً، هو كَانَ مطلوبَ بشكل تامّ وأُثيرَ. روزفيلت، الذي عائلته كَانتْ نيويورك، المصرفيون منذ القرن الثامن عشرِ، |