Bu arada Sırf merakımdan soruyorum gizli bölme olayını nasıl akıl ettiniz? | Open Subtitles | نعم ، فقط من باب الفضول ، بالمناسبة ، بالضبط كيف يمكنك معرفة اشياء الوحة السرية ؟ |
Sırf meraktan soruyorum araştırmanda hiç insan gereksinimi var mı? | Open Subtitles | ..حسنا, من باب الفضول أهناك اي أبحاث طبية بشرية متورطة في أبحاثكِ ؟ |
Bunu birazcık eğlence olsun diye yaptığını düşünüyorum, belki de ünlü olmayı umuyorsundur. | Open Subtitles | لدي شعور انك فعلت ذلك من باب المزاح ربما طمعاً بالحصول على الشهرة |
Sana, iş olsun diye hayatına farklı bir şeyler kat demiyorum. | Open Subtitles | ألا تظنّين أن عليكِ .. تنويع طموحاتك من باب الاحتياط فقط؟ |
kapıdan fırlamıştı ve boynu kırıldığı için kafası bir garip şekildeydi. | Open Subtitles | لقد قُذف خارجاً من باب السيارة ورأسه كان في وضع غريب |
Ne olur ne olmaz diye her üç devre arasında bir sıra değişimini gösteren dairesel denetim rotasyonu hazırladım. | Open Subtitles | من باب الاحتياط لقد قمت بعمل بعض المناوبات حيث نتناوب كل ثلاث أشواط و إن كان هناك أشواط إضافية |
Ayrıca bu, hedefinizin penceresine ve kapısına yaklaştıysanız aktif durumda olan bir alarm sisteminin olup olmadığını söyler. | Open Subtitles | مما يعني إنه ما إن تبترب من باب و نوافذ هدفك يمكنك معرفة إن كان لديه نظام إنذار شغّال بتحريك يدّك |
nezaketen, kibar bir misafir oluyorum ve bir şişe götürüyorum. | Open Subtitles | ,من باب الأدب, لأكون ضيفا مؤدبا أحضر علبة إلى هناك |
- Peki, neden güvende olmak için bir düzine ile gitmiyoruz? | Open Subtitles | حسناً، لمَ لا نستقر على إثنا عشر حارساً من باب الإحتياط؟ |
Sırf meraktan soruyorum. O otel odasında ne yaptın? | Open Subtitles | من باب الفضول، ماذا كنت تفعل في الفندق؟ |
Özel imtiyazlar için, güç için ya da Sırf alışkanlıktan yalan söylüyorlardı. | Open Subtitles | كذبوا من أجل المصالح... من أجل السلطة... وحتى من باب العادة |
Sırf merakımdan soruyorum, hâlâ sosis var, değil mi? | Open Subtitles | من باب الفضول، ألدينا بعضا من النقانق؟ |
Eğlence olsun diye yapıyor ama. | Open Subtitles | انه يقولها من باب الفكاهة انه يقود دائما للملوك و الملكات |
Değişiklik olsun diye anlamlı filmler yapmaya başlayacağına dair laflar dolaşıyor. | Open Subtitles | بإختصار إنه سيبدأ بإنتاج أفلام ذات معنى، من باب التغيير |
Spor olsun diye beni vurmayacaksın değil mi? | Open Subtitles | لن تطلقي عليّ النار من باب التمرين ، صحيح؟ |
Bir keresinde bir konferans sonu otel lobisinde, tam kapıdan çıkmak üzereydim ki iş arkadaşım beni yakaladı. | TED | ذات مرة وفي نهاية مؤتمر في ردهة فندق، وأنا أهمُ فعلًا بالخروج من باب الفندق، لحقت بي زميلة. |
Oğlumun sesini son duyuşum, okula gitmek için ön kapıdan çıkarkendi. | TED | كانت آخر مرة سمعت فيها صوت ابني عند خروجه من باب المنزل في طريقه إلى المدرسة. |
Ne olur ne olmaz tüm telefonlarını biliyor olmalılar. | Open Subtitles | حسناً، يجب أن يسجلوا جميع الأرقام من باب الإحتياط |
Belki de ne olur ne olmaz diye zili çalmalıyız. | Open Subtitles | أتعرفين ، يجب ان نقرع جرس الباب فقط من باب الإحتياط |
Garaj kapısına gidersek bizi duyarlar. | Open Subtitles | سيسمعاننا إن حاولنا الخروج من باب المرآب |
Müzikal artık ilgini çekmiyordur herhalde ama nezaketen sana haber vereyim dedim. | Open Subtitles | ربما لست مهتمة بالمسرحية الموسيقية بعد الآن، لكن من باب اللباقة، أعلمك |
Hayır, bir gece daha burada tutmak istiyoruz, sadece emin olmak için. | Open Subtitles | كلا، نريد أن نبقيه تحت الملاحظة، من باب الإحتياط |
Bu işi benim yolumla halletmeyi deneme nezaketini göster lütfen. | Open Subtitles | ولو من باب المجاملة حاولي أستخدام طريقتي، من فضلك |