Malina'nın bilgisayarından size bazı dosyalar gönderiyorum. | Open Subtitles | (سأرسل إليك بعض الملفات من حاسوب (مالينا |
Verileri, Olivia'nın bilgisayarından çaldığım algoritma üzerinden işlediğimde neler olduğuna bir bak. | Open Subtitles | أنظري إلى ما يحدث عندما أمرّره بهذا الخوارزم الذي سرقته من حاسوب (أوليفيا). |
Tamil bir güney Hindistan dili, ve dedim ki Güney Hindistan köylerinde Tamil dili konuşan çocuklar ingilizce DNA kopyalama biyoteknolojisini köşede duran bir bilgisayardan öğrenebilirler mi? | TED | التامٍل هي لغة جنوب الهند، فقلت، هل يمكن للأطفال المتحدثين بالتامِل في قرية في جنوب الهند تعلم تكنولوجيا نسخ الحمض النووي باللغة الانجليزية من حاسوب على الشارع؟ |
Yoli cinayetten bir gün önce çocuklarının bilgisayarına bazı fotoğraflar yüklemiş. | Open Subtitles | لقد رفعت صوراً لمنزل من حاسوب أطفالها قبل يوم من الجريمة. |
O gecenin ilerleyen saatlerinde, Astsubay Daniel Graves revire girip, doktorun bilgisayarından bazı verileri siliyor gibi görünüyor. | Open Subtitles | لاحقا هذه الليله الضابط دانيال جرايفز تسلل الى عنبر المرضى ويبدو أنه يقوم بازاله بيانات من حاسوب الطبيب |
Belgeleri geri alabildin mi? - Carrie'nin laptopundan onları alabildin mi? | Open Subtitles | -أكنت قادرا على استعادة الملفات، تحميلها من حاسوب (كاري) كما قلت؟ |
İsimler, tarihler, video kayıtları, para aktarımları David Clarke'ın bilgisayarının asıl sabit diski. | Open Subtitles | أسماء، تواريخ، تسجيلات مرئية، معاملات مصرفية، القرص الصلب الأصلي من حاسوب (ديفيد كلارك). |
Andrew'un bilgisayarından yılsonu finans raporlarını indirebildim. | Open Subtitles | كنتُ قادرة على تحميل كشوف القطاع المالي لآخر السنة من حاسوب (أندرو) المحمول. |
Tippin'in bilgisayarından ikinci kopyayı bulmak için yaptığı araştırmayla ilgili önemli bilgiler indirdik. | Open Subtitles | حمّلنا إنتيل من حاسوب تيبين على العمل هو كان يعمل إلى إوكات، الضعف الثاني. |
Angela'nın bilgisayarından her şeyi temizlediklerini sanıyorlar. | Open Subtitles | بربّكِ، لا تعرفين ذلك، إتفقنا؟ إنّهم يعتقدون أنّهم مسحوا كلّ شيء من حاسوب (أنجيلا). |
Dosyaya Nilaa'nın bilgisayarından ulaşıImış. | Open Subtitles | تم الوصول إلى الملفات (من حاسوب (نيلا |
Dosyaya Nilaa'nın bilgisayarından ulaşılmış. | Open Subtitles | تم الولوج إلي الملف (من حاسوب (نيلا |
Buna başka bir bilgisayardan da girebilir misin? | Open Subtitles | إذن سننقسم، هلّ بإمكانك أن تدخل هذا من حاسوب آخر؟ |
Hayır kodları bir gün bir bilgisayardan alıp ertesi gün başka bilgisayara yazıyorlar. | Open Subtitles | كلاّ، يبدو أنّهم يأخذون البيانات من حاسوب واحد في اليوم ويكتبونه في واحد آخر في اليوم التالي. |
Bilirsin, küçük numaralar, bir bilgisayardan sonrakine gider. | Open Subtitles | أنت تعلم الأرقام الصغيرة التي تسافر من حاسوب إلى آخر؟ |
Seol'un kullandığı kütüphane bilgisayarına ait olduğu çıktı. | Open Subtitles | كان من حاسوب المكتبة الذي استعملتهُ سول. |
Yerinizde olsam, Alissa'nın işyerindeki bilgisayarına bakardım. | Open Subtitles | إسمع لو كنت مكانك " سأتحقق من حاسوب مكتب " آليسا |
Tabal'ın bilgisayarından bazı bilgiler aldık. | Open Subtitles | لقد قمنا بسحب معلومة من حاسوب (تابل) المحمول |
Dedektif Van Pelt Stone'un bilgisayarından bazı dosyaları geri döndürebilmiş. | Open Subtitles | -تمكّنت العميلة (فان بيلت ) من استرداد مُستندات من حاسوب (ستون). |
Dediğin gibi Carrie'nin laptopundan belgeleri geri aldın mı? Evet. | Open Subtitles | هل كنت قادرا على الحصول على الملفات تحميلها من حاسوب (كاري) كما قلت؟ |
Foster'ın bilgisayarının sabit diski sökülmüştü. | Open Subtitles | أُزيل القرص الصلب من حاسوب (فوستر). |
Kang'in bilgisayarından aldığımız bilgilere göre açık artırma bu gece. | Open Subtitles | وفقًا للمعلومة التي استخلصناها من حاسوب (كانغ)، سيتم المزاد الليلة. |