Irak'la savaşa girileceği belli olduğunda, Amerikan askerlerinin çok iyi korunacağını anladım ve ve işgali Bağdat'ın içinden izlemeye karar verdim. | TED | عندما باتت حرب العراق وشيكة، أدركت بأن القوات الأمريكية ستكون مغطاة بشكل جيد، لذا فقد قررت تغطية الغزو من داخل بغداد. |
Ama EEG'yi kafanın içinden yaparsak, bize biyopsi yapmamız gereken yeri gösterebilir. | Open Subtitles | إن أجرينا رسم المخ من داخل الجمجمة سيظهر لنا أي نسيج نقطع |
Sıradan EEG beynin içinden yapılana göre daha kötü olabilir. | Open Subtitles | مخطط كهربائية المخ يكون سيئاً مقارنةً بالذي من داخل المخ |
Bu, binanın içindeki ışığı kullanarak dışarıyı aydınlatan küçük renkli camlarla tamamlanıyor. | TED | ويستكمل ذلك بقطع الزجاج الملونة الصغيرة والتي تستفيد من الضوء من داخل المبنى لتضيء المبنى في الليل |
Yani bu makine insanları içlerinden çıkartıp başka insanların içine mi yerleştiriyor? | Open Subtitles | أذا , هل يمكن لتلك الأله أن تأخذ أرواح من داخل أشخاص ؟ وتضعها داخل أشخاص أخرين ؟ |
- pekala, kulaklığın çalışıyor olmalı. başlığın içinden... - beni duyabiliyor musun? | Open Subtitles | حسناً، الصوت لابد أنه يعمل هل تستطيع سماعي من داخل القناع ؟ |
Yani kafatasının içinden parçalar gerçek anlamda beynine mi uçmuş? | Open Subtitles | لذا إن الأجزاء من داخل الجمجمة حرفياً طارت الى دماغهِ؟ |
Para arabanın içinden gelmiş olsa gerek. Arabayı kim sürüyordu? | Open Subtitles | لابد وأن المال جاء من داخل السيارة، من كان يقودها؟ |
Fakat ilginç olan, beynin içinden gelen sıvı ve atıklar, gelişigüzel bir şekilde BOS'a doğru yol almamaktadır. | TED | لكن المثير للانتباه أن السائل والمخلفات من داخل المخ، لا تنهمر بعشوائية لتخرج إلى أحواض السي إس إف هذه. |
Şu anki bulgularımıza göre bu büyük ihtimalle Dünya'nın içinden çıkıp geliyor. | TED | ما عثرنا عليها حتى الآن محتمل أنها تأتي من داخل الأرض. |
Ama tüm umutlar tükenmiş gibi görünüyorken karnının içinden parlak bir parıltı çıktı ve onu kızgın keşişin sihrinden kurtardı. | TED | وعندما فقد كل الأمل، خرج ضوء ساطع من داخل بطنها، ليخلصها من سحر الراهب المجنون. |
Kafalarının içinden gelen seslerle, dışından gelenleri ayırt edemezler. | TED | الذين لا يستطيعون التمييز ما إذا كانت الأصوات قادمة من داخل أو من خارج رؤوسهم. |
Aramanın izini sürdük, arama evin içinden yapılmış. | Open Subtitles | لقد تعقبنا المكالمة وكانت قادمة من داخل المنزل |
Belki de polis teşkilatı içinden bilgi alıyor. | Open Subtitles | يمكنه الحصول على المعلومات من داخل الإدارة |
- Sizi arıyorlar. Binanın içinden. - Binanın mı? | Open Subtitles | مكالمة لك سيدي، من داخل المبنى من المبنى؟ |
İçindeki parıldayan mermerlerden adeta bir ışık yayılıyordu. Oraya yabancı değildim. | Open Subtitles | انبثق منها ضوءٌ من داخل ذلك الرخام المشع البرّاق. |
İçindeki kokuya bakılırsa Stokes kardeşlerin esrar kutusuymuş. | Open Subtitles | حكم من الرائحة مجيئ من داخل. أعتقد هو حيث إخوة ستوكيس أبق عشبهم الضار. |
Kontak çevrildiği zaman aşağı yukarı 8 inç çapı olan yaklaşık 700 tane metal top, aracın içine doğru saniyede yaklaşık bin iki yüz metrelik bir sıçrama yapıyor: | Open Subtitles | أوّل ما يفعل المشعل، تقريباً 700 كرة فولاذية، حوالي ثمن بوصة في القطر، تفجر 400 قدم في الثانية من داخل السيّارة |
DNA örneği, Rose Wilson'dan alınan sperm örneğiyle uyumlu. | Open Subtitles | الحمض النووي يتطابق مع عينة السائل المنوي مأخوذة من داخل روز ويلسون. |
Yüzyıllardır yalnız kast içi evlilikler nedeniyle, bu mutasyon başka hemen hemen hiç kimsede yokken neredeyse tüm Vaysiyalarca taşınıyor. | Open Subtitles | بسبب الزواج من داخل الطائفة على مدى قرون فإن هذه الطفرة يحملها تقريباً كل أفراد الفايسيا و لا أحد غيرهم |
Meteorun içinden aldığımız sıvı. | Open Subtitles | بعض من المادة السائلة الأصلية من داخل النيزك |
Eğer Fransızca mesaj, üçgenimiz içinde bir yerden yapılıyorsa kaynağını belirleyebileceğim. | Open Subtitles | لو أن الارسال الفرنسى قادم من داخل حدود المثلث سيكون باستطاعتى أن أحدد مكان المصدر |
Gurur ve hırstan, kendi aralarında evlendiler. | Open Subtitles | بسبب كبريائهم وطمعهم كانوا يزوجون من داخل العائلة فقط |