İşte o yüzden o kapsülü... içinden çıkarmamız gerekiyor! | Open Subtitles | ولِهذا نخرج تلك المركبة الصَغيرةِ من داخلك |
Aynen öyle. Kalbinden geldi, içinden geldi. | Open Subtitles | إذاً هذه هي الطريقة، إنها تأتي من داخل قلبك، من داخلك |
İçinden zor bir işlemle plastik çıkardım yahu. | Open Subtitles | اليوم ازلت قطعة صلبة من البلاستيك من داخلك |
Parçalamak-- Sistemin her tarafını parçalamak... çünkü sen kalbinden kışkırtılıyorsun. | Open Subtitles | ،كسر جزء ...كسر أىّ جزء من هذا النظام ...لأنك غاضب جدا ً من داخلك |
Parçalamak-- Sistemin her tarafını parçalamak... çünkü sen kalbinden kışkırtılıyorsun. | Open Subtitles | ،كسر جزء ...كسر أىّ جزء من هذا النظام ...لأنك غاضب جدا ً من داخلك |
Sevgiyi insanı yutan, içten içe parçalayan, bir şey sanırdım. | Open Subtitles | هو الشئ الذي تريد أن تبلعه ويمزقك من داخلك |
Sen, çocuklar doğarken krallığı gölgelerde kalmaya zorlayan, içten ezik olan, ortak kandan doğan bir adamsın. | Open Subtitles | انت رجل لديك إحباط من داخلك وُلدت من دم عامة الذي لديهم كل شيء, الا حكم المملكة |
Eğer içinden gelirse, doğrusunu görürsün. | Open Subtitles | إن كانت من داخلك فهي دائما صحيحة |
Onu içinden atmalısın. | Open Subtitles | إذا استطعت، اعرفه إنبذه من داخلك |
İçinden parlayan ışık. | Open Subtitles | الذى يشع من داخلك |
İçinden döküldüğü için zorlamıyordur seni. | Open Subtitles | ربما لأنهُ نبع من داخلك |
Mutluluk, içinden gelir. | Open Subtitles | السعادة تأتي من داخلك |
İçten çok güzelsin, Kenneth Parcell. | Open Subtitles | أنت جميل جدا من داخلك .كينيث بيرسال |
Ve içten dışarı doğru yanarsın. | Open Subtitles | و ستحترق من داخلك |