| Teğmen bu savaştaki şimdiki görevin bir an önce iyileşmek. | Open Subtitles | حضرة الملازم؟ إن مهمتكِ الأن في هذه المعركة هي الشفاء |
| Bak, hoşuna gitsin ya da gitmesin, senin görevin o kızın iyi bir doktor olmasını sağlamak. | Open Subtitles | أنظري, مهمااعجبكِالامرأولا , مهمتكِ هي أن تساعدي هذه الفتاة أن تصبح طبيبة أفضل |
| Senin görevin, iki kızı da güvenli bir şekilde dışarıya çıkarman bu süreçte bende burada senin ikinci bir kulağın olacağım, tamam mı? | Open Subtitles | وليس من مهمتكِ أن تخرجي دموعها مهمتكِ هي إخراج هاتين الفتاتين من هنالك سالمتين وسأبقى هنا وأكون مساعدك بداخل أذنيكِ طوال الوقت، حسناً؟ |
| görevinin sonuna geldiğine inanmak zordu. | Open Subtitles | من الصعب تصديق أنك شارفتِ على نهاية مهمتكِ |
| Bu geceki görevinin ne olduğunu biliyor olmalısın. | Open Subtitles | يجب عليكِ أن تعلمي ما هي مهمتكِ الليلة |
| Görevini onun hükmü altında gerçekleştireceksin. | Open Subtitles | مهمتكِ هذهِ سوف . تكون تحت اشرافها الخاص فقط |
| görevin hedefin karşısına çıkıp, ellerindeki her şeyi yakmalarını mı sağlamaktı? | Open Subtitles | أليست مهمتكِ تعقب الهدف إذًا لقد حرق كل شيء بجعبته؟ |
| Söylenmeyi bırak. Senin görevin kadın olmak. | Open Subtitles | كفي عن التذمر مهمتكِ أن تكوني امرأة |
| Senin görevin onu etkisiz hale getirmekti. | Open Subtitles | مهمتكِ تقتضي إقصاء هذا الفرد الواقف هنا |
| Tamam, hadi görevin başarılı diyelim. | Open Subtitles | حسناً لنقل أن مهمتكِ كانت ناجحه |
| Şimdiki görevin bunları geride bırakmak. | Open Subtitles | مهمتكِ الآن هي إلقاء ذلك خلف ظهرك. |
| Senin görevin de, tüm üzüntünün buranın içinde kalmasını sağlamak. | Open Subtitles | مهمتكِ أن تحرصي أن لا يتعدّى محيط تلك الدائرة (حـزن)الــ |
| De Maggio, sivilleri canlı olarak çıkar. görevin bu. Anlaşıldı mı? | Open Subtitles | أخرجي المدنيين سالمين من هنا يا (ديماتيو) إنها مهمتكِ ، مفهوم ؟ |
| Senin görevin değil ki. | Open Subtitles | في الواقع، هذه ليست مهمتكِ. |
| - Diyelim ki bir banka soydu sen de dışarıda bekledin çünkü görevin arabayı sürmekti. | Open Subtitles | ماذا؟ لنقلأن(ديريك)سرق مصرفاً, وبينماكانهوهناك , كنتِ أنتِ منتظرة بالخارج لأن مهمتكِ هي قيادة السيارة أثناء الهروب |
| Yani senin görevin beni infaz etmek. | Open Subtitles | كانت مهمتكِ هي إعدامي إذن ؟ |
| Elbette, Molly. görevinin hangi bölümünü izlemek istersin? | Open Subtitles | بالتأكيد،"مولي" اي جزء من مهمتكِ تريدين أن تريه |
| görevinin adı, Dustin Zimmer teknoloji milyarderi. | Open Subtitles | مهمتكِ هو، (دستن زمير) ملياردير من الألكترونيات |
| Nina Sergeevna, şu FBI ajanıyla olan görevinin raporlarını okuyordum da. | Open Subtitles | نينا سيرغيفنا). لقد كنت أقرأ تقاريركِ) بشأن مهمتكِ مع عميل المباحث الفدرالية |
| Görevini tamamlarsan, Michael'a panzehir verilecek. | Open Subtitles | إذا اتممتي مهمتكِ سنعطي لـ(مايكل) الترياق |
| Görevini tamamladığının kanıtı olarak. | Open Subtitles | إنه دليل على نجاح مهمتكِ. |