"موسيقاهم" - ترجمة من عربي إلى تركي

• müziklerini
• müzikleri
• müziği
• müziğini
• Müziklerinden
• müzikleriyle

Onları müziğe alıştırmak, kendilerinin şekillendirmesini sağlamak, değiştirmek ve kendi müziklerini tecrübe edebilmeleri için çok iyi bir fırsat.
ليضعوا أيديهم على الموسيقى وتشكيلها بأنفسهم وتغييرها ليعيشوا التجربة معها، ليصنعوا موسيقاهم الخاصة

Ve bunlar da aptal müziklerini çalarak, pasaklı aileleriyle sınırı geçerek ülkemize gelmeye devam ediyorlar.
ولا يزالون قادمين فحسب يعبرون الحدود مع عائلتهم القذرة يضعون موسيقاهم الحمقاء

Politikalari, teknolojileri, müzikleri ve dinleri nedir?
ما هي سياساتهم، تكنولوجيتهم، موسيقاهم و دينهم؟

Hah, işte O. Aynı onların müzikleri gibi, biraz daha gürültülüsü.
نعم هذا هو الآمر فقط أن موسيقاهم صوتها اعلى

Büyüdükleri çevreye yaptıkları müziği nasıl sevdireceklerini biliyorlardı.
وبالتالي، ونضجت وتعلمت كيفية تقديم موسيقاهم الناس الذين جاءوا من وضع مماثل.

Sadece onların korkunç müziğini dinlemekle... ve fotoğraflarındaki dehşet verici suratlarına bakmakla kalmadın.
كنت لم تعد تكتفي سماع موسيقاهم فظيعة ... ويبحث في الصور وجوههم المروعة.

Onlardan ve aptal Müziklerinden bıktım!
لقد سئمت من هؤلاء الفتيان الملاعين ومن موسيقاهم الغبية

Artık gençlerin daha barış dolu bir dünya için şiirleriyle, resimleriyle, edebiyatlarıyla, müzikleriyle, sporlarıyla harekete geçmenin bir başlangıç noktası olduğuna dair konuşurken ne hissettiklerini biliyorum.
أنا واضح جدا حول ما يشعر به الشباب عندما تحدثهم عن هذه الفكرة بوجود نقطة انطلاق لأعمالهم من أجل عالم أكثر سلما من خلال شعرهم ,فنهم, أدبهم موسيقاهم , رياضتهم , أيا كانت تكن

Kendi CD'lerini oluşturdu.Aslında Boston da oldukça biliniyor,ve orada yerel hastanedeki insanlara ve çocuklara nasıl kendi müziklerini yapabilecekleri konusunda danışmanlık yapıyor.
قام بعمل أسطواناته الخاصة. في الحقيقة إنه معروف في منطقة بوسطن يرشد الناس في المستشفى والأطفال لكيفية عمل موسيقاهم الخاصة

Derek Sivers CD Baby'yi icat etti. Bağımsız müzisyenlerin müziklerini büyük şirketlere satmadan pazarlayabilecekleri bir yer yarattı. Bu yer sayesinde müzisyenler ulaşmak istedikleri yerlere ulaşıp birbirleriyle bağlantıda olabiliyorlar.
ديرك سيفيرز اخترع CD Baby والذي يسمح للموسيقين المستقلين ببيع موسيقاهم من غير ان بيعهم لهم ولكنه صنع مكان يمكنهم ان ينطلقوا منه انهم ارادو ذلك وتواصلوا مع بعضهم البعض

müziklerini severim. Tarzlarını severim..
وتعجبني موسيقاهم وأسلوبهم

müziklerini sevmiyorum bile.
انا لا أحب موسيقاهم

müzikleri, son sınıf mızıka şefi...
موسيقاهم كانت مركبة اليوم من عازف طبل متمكن

Ona sevdiği müzikleri dinletirlerse, bunu atlatmasına yardımcı olabilir.
أن تعزف موسيقاهم المفضلة ذلك قد يساعدهم أو يصل إليهم

müzikleri üzerine, hiç olmadıkları kadar ün salmak üzerine
للحصول على موسيقاهم أن يستمع أكثر من الدوام

müzikleri bir çeşit... Aaa, Tekno-poptu..
موسيقاهم فيها شيء من التكنو بوب

müziği yüksek sesli dinlemeyi seviyorlar anlaşılan.
من الظاهر أنهم يحبون موسيقاهم العالية الصوت

Kısacası, onların yaptığı müzik benim hayatımın müziği.
ببساطة موسيقاهم هي صوت ايقاع حياتي

Bestekârların ruhlarını çalalım ve onların müziğini onurlandıralım.
دعونا نسرق فقط أرواح الملحنين الذين نريد تكريم موسيقاهم

Sonra Çin'e gidiyorum, bir üniversitede sahneye çıkıyorum ve Çince bir şarkı söylemeye başlıyorum, herkes benimle birlikte söylemeye başlıyor ve bu saçlı ve enstürmanlı, onların müziğini yapan kıza zevkle eşlik ediyorlar.
وبعد ذلك ذهبت الى الصين ووقفت في مسرح الجامعة وبدأت اغني بالصينية وغنى الجميع معي وهتفو في فرحة لهذه الفتاة ذات الشعر والالة وتغني موسيقاهم

Ama neden onların Müziklerinden nefret etmediğimi bilmiyorum.
لكن لم أعرف لماذا لا أكره موسيقاهم.

Müziklerinden, işten nefret ediyorum.
وأنا أكره موسيقاهم وأكره وظيفتي

Onların müzikleriyle parti yapıyor ve dans ediyoruz.
لذا فقد كنا نحتفل ونرقص على موسيقاهم.