Onları müziğe alıştırmak, kendilerinin şekillendirmesini sağlamak, değiştirmek ve kendi müziklerini tecrübe edebilmeleri için çok iyi bir fırsat. | TED | ليضعوا أيديهم على الموسيقى وتشكيلها بأنفسهم وتغييرها ليعيشوا التجربة معها، ليصنعوا موسيقاهم الخاصة |
Ve bunlar da aptal müziklerini çalarak, pasaklı aileleriyle sınırı geçerek ülkemize gelmeye devam ediyorlar. | Open Subtitles | ولا يزالون قادمين فحسب يعبرون الحدود مع عائلتهم القذرة يضعون موسيقاهم الحمقاء |
Politikalari, teknolojileri, müzikleri ve dinleri nedir? | Open Subtitles | ما هي سياساتهم، تكنولوجيتهم، موسيقاهم و دينهم؟ |
Hah, işte O. Aynı onların müzikleri gibi, biraz daha gürültülüsü. | Open Subtitles | نعم هذا هو الآمر فقط أن موسيقاهم صوتها اعلى |
Büyüdükleri çevreye yaptıkları müziği nasıl sevdireceklerini biliyorlardı. | Open Subtitles | وبالتالي، ونضجت وتعلمت كيفية تقديم موسيقاهم الناس الذين جاءوا من وضع مماثل. |
Sadece onların korkunç müziğini dinlemekle... ve fotoğraflarındaki dehşet verici suratlarına bakmakla kalmadın. | Open Subtitles | كنت لم تعد تكتفي سماع موسيقاهم فظيعة ... ويبحث في الصور وجوههم المروعة. |
Onlardan ve aptal Müziklerinden bıktım! | Open Subtitles | لقد سئمت من هؤلاء الفتيان الملاعين ومن موسيقاهم الغبية |
Artık gençlerin daha barış dolu bir dünya için şiirleriyle, resimleriyle, edebiyatlarıyla, müzikleriyle, sporlarıyla harekete geçmenin bir başlangıç noktası olduğuna dair konuşurken ne hissettiklerini biliyorum. | TED | أنا واضح جدا حول ما يشعر به الشباب عندما تحدثهم عن هذه الفكرة بوجود نقطة انطلاق لأعمالهم من أجل عالم أكثر سلما من خلال شعرهم ,فنهم, أدبهم موسيقاهم , رياضتهم , أيا كانت تكن |
Kendi CD'lerini oluşturdu.Aslında Boston da oldukça biliniyor,ve orada yerel hastanedeki insanlara ve çocuklara nasıl kendi müziklerini yapabilecekleri konusunda danışmanlık yapıyor. | TED | قام بعمل أسطواناته الخاصة. في الحقيقة إنه معروف في منطقة بوسطن يرشد الناس في المستشفى والأطفال لكيفية عمل موسيقاهم الخاصة |
Derek Sivers CD Baby'yi icat etti. Bağımsız müzisyenlerin müziklerini büyük şirketlere satmadan pazarlayabilecekleri bir yer yarattı. Bu yer sayesinde müzisyenler ulaşmak istedikleri yerlere ulaşıp birbirleriyle bağlantıda olabiliyorlar. | TED | ديرك سيفيرز اخترع CD Baby والذي يسمح للموسيقين المستقلين ببيع موسيقاهم من غير ان بيعهم لهم ولكنه صنع مكان يمكنهم ان ينطلقوا منه انهم ارادو ذلك وتواصلوا مع بعضهم البعض |
müziklerini severim. Tarzlarını severim.. | Open Subtitles | وتعجبني موسيقاهم وأسلوبهم |
müziklerini sevmiyorum bile. | Open Subtitles | انا لا أحب موسيقاهم |
müzikleri, son sınıf mızıka şefi... | Open Subtitles | موسيقاهم كانت مركبة اليوم من عازف طبل متمكن |
Ona sevdiği müzikleri dinletirlerse, bunu atlatmasına yardımcı olabilir. | Open Subtitles | أن تعزف موسيقاهم المفضلة ذلك قد يساعدهم أو يصل إليهم |
müzikleri üzerine, hiç olmadıkları kadar ün salmak üzerine | Open Subtitles | للحصول على موسيقاهم أن يستمع أكثر من الدوام |
müzikleri bir çeşit... Aaa, Tekno-poptu.. | Open Subtitles | موسيقاهم فيها شيء من التكنو بوب |
müziği yüksek sesli dinlemeyi seviyorlar anlaşılan. | Open Subtitles | من الظاهر أنهم يحبون موسيقاهم العالية الصوت |
Kısacası, onların yaptığı müzik benim hayatımın müziği. | Open Subtitles | ببساطة موسيقاهم هي صوت ايقاع حياتي |
Bestekârların ruhlarını çalalım ve onların müziğini onurlandıralım. | Open Subtitles | دعونا نسرق فقط أرواح الملحنين الذين نريد تكريم موسيقاهم |
Sonra Çin'e gidiyorum, bir üniversitede sahneye çıkıyorum ve Çince bir şarkı söylemeye başlıyorum, herkes benimle birlikte söylemeye başlıyor ve bu saçlı ve enstürmanlı, onların müziğini yapan kıza zevkle eşlik ediyorlar. | TED | وبعد ذلك ذهبت الى الصين ووقفت في مسرح الجامعة وبدأت اغني بالصينية وغنى الجميع معي وهتفو في فرحة لهذه الفتاة ذات الشعر والالة وتغني موسيقاهم |
Ama neden onların Müziklerinden nefret etmediğimi bilmiyorum. | TED | لكن لم أعرف لماذا لا أكره موسيقاهم. |
Müziklerinden, işten nefret ediyorum. | Open Subtitles | وأنا أكره موسيقاهم وأكره وظيفتي |
Onların müzikleriyle parti yapıyor ve dans ediyoruz. | TED | لذا فقد كنا نحتفل ونرقص على موسيقاهم. |