Faturalarını zamanında ödeyip ödemediğini söyleyebilirim. | TED | وأستطيع معرفة ما إذا كنت تسدد فواتيرك في موعدها. |
Uçak zamanında inmiş. | Open Subtitles | أنا اتصلت بالمطار الطائرة هبطت في موعدها |
Kızın kurnaz ama, ben de bunun ilk randevusu olduğunu anlayacak kadar kurnazım. | Open Subtitles | إنها لطيفة , وإنني من الذكاء لإدرك أن هذا هو موعدها الاول معه |
Bir randevusu iptal 30 dakika beklerseniz. | Open Subtitles | فى الحقيقة قامت بإلغاء موعدها إذا انتظرتى نصف ساعة أكيد |
Bu otobüsü de randevusunu iptal edip aldık. "Cenaze Aracı" | Open Subtitles | رغم أنه كان من الصعب الحصول على هذه الحافلة، فقد اضطررنا لإلغاء موعدها. |
İki gün arka arkaya plansız bir randevu hakkında e-posta attın. | Open Subtitles | أنّك أرسلت رسالة بريد إلكتروني في غير موعدها يومين على التوالي. |
Uğradı bana. Dişçisi randevuyu iptal etmiş. | Open Subtitles | طبيب أسنانها ألغى موعدها ولذلك أتتَ لدي |
Eminim onun begonyalarını sulamakla olan randevusunda daha çok eğlenebilirdim. | Open Subtitles | موعدها الوسيم وهو يسقي النباتات الإستوائية أومهما كان الذي تفعله |
Afedersiniz ama ilaçlarımı zamanında almam oldukça önemli. | Open Subtitles | ولكن من المهم جدا أن آخذ أدويتي في موعدها |
Ama sorun şu ki bu mala çok para harcayan, çok önemli bir müşterim var ve ben teslimatı zamanında yapamıyorum. | Open Subtitles | لدي زبون مهم جداً الذي أنفق مبلغ كبير جداً من المال من أجل بضاعة أنا الآن لا أستطيع أن أسلمها في موعدها |
Seni Rakun ve Arkadaşları'nda ağırlamaktan gurur duyuyorum ve aidatlarını zamanında ödemeni takdir ediyorum. | Open Subtitles | و أنا أقدر بالتأكيد دفعك للرسوم والمستحقات فى موعدها |
Duruşmada, yetkili polis şefi aracın zamanında vardığını söylemiş. | Open Subtitles | في المحاكمة، المارشال المسؤول عن عملية النقل قال أن العملية انتهت في موعدها المحدد |
Faturalarımızı zamanında ödediğimiz ve iki hafta rahatça TV izlediğimiz ayı hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتذكر الشهر الذي دفعنا فيه الفواتير في موعدها وأصبح عندنا أسبوعين نشاهد فيهما التلفزيون وحسب |
Cat'in ideal randevusu, çatı katında bir akşam yemeği veya yangın merdiveninde takılma. | Open Subtitles | موعدها المثالي العشاء علي سطح منزل او التسكع على مهرب الحريق |
Jackson, Elizabeth Grant son randevusu için geldi mi? | Open Subtitles | جاكسون إليزابيث جرانت.. هنا من أجل موعدها الأخير |
O esnada alt katta, Lindsay randevusu için bara gelmişti. Michael. | Open Subtitles | بالأسفل في هذه الأثناء وصلت (لينزي) إلى الحانه من أجل موعدها |
Lütfen, kızın randevusunu mahvedecek bir şey yapma. | Open Subtitles | حسناً , لا تقم بفعل شيء لتخريب موعدها , أرجوك |
! - Ona yazdıklarımı vermeye gitmiştim, o da randevusunu ertelemiş. | Open Subtitles | ذهبت لأعطيها الفصل الذي كتبته لكنها كانت قد أجلت موعدها |
randevusunu izinsiz bastığımdan sonra beni çiftlik evinin bir mil yakınına yaklaştıracağını bile sanmıyorum. | Open Subtitles | بعد تطفّلي على موعدها الغراميّ لا أظنّها ستدعني أقترب ميلاً مِنْ كوخها |
Ajandasındaki son randevu onundu. | Open Subtitles | لقد كان موعدها هو الأخير في سجلاته |
Ayrıca, bayan Rivers ile görüşüp randevuyu 3.15'e alabilir mi sor. | Open Subtitles | أيضاً، أنظري إذا السيدة (ريفرز) يمكنها تبديل موعدها إلى الساعة 3: 15 |
Neil Wilson'la olan randevusunda olsa gerek. Harika. Ben yolculuğa hazırım. | Open Subtitles | يبدو أنّه موعدها مع (نيل ويلسون)، ممتاز، أنا مستعدّ لرحلة برّية. |
Hayır, Sadece yapımcımı randevusuna götürüyorum. | Open Subtitles | كلا كلا ,أنا ببساطه اخذ مخرجتي لتلحق موعدها |
randevusundan sonra geri gelmeyince cep telefonunu aradım. | Open Subtitles | عندما لم ترجع بعد موعدها قمت بالإتصال بهاتفها الخلوي |