Ama şimdilerde, ... ... değişime uğramış solucanların bir çoğu canlı. | TED | لكن في ذلك الوقت مُعظم الديدان المُتحولة مازالت على قيد الحياة |
çoğu primatın mükemmel renk görüşü vardır ve renk de iletişimde kullanılabilir. | Open Subtitles | لدى مُعظم الرئيسيات بصيرةٌ مُلونة متفوقة، واللون يمكن تسخيره في التواصل أيضاً. |
çoğu günler hoş bir arkadaştı, ama toplasan beş kelime konuşmazdı. | Open Subtitles | إنّه ودود في مُعظم الأيّام، لكنّه لمْ يقل حتى خمس كلمات. |
"Ne biz, ne de Getto'daki Birçok kişi ayrılmak istemiyorduk..." | Open Subtitles | نحن لم نكن نريد أن نـُغادر ، مُعظم الناس فى الجيتو لم تكن تـُريد أن تغادر |
Zamanının çoğunu, son sekiz ay boyunca İrlanda sularında geçirmiş. | TED | وقد أمضت مُعظم وقتها ,الثمانية أشهر ألاَخيرة ,في المياه الايرلندية |
Müşterilerimin pek çoğu 3-5 seans sonra sonuçları almaya başladı. | Open Subtitles | مُعظم عُملائي يتذوّقون النتائج من بعد ثلاث إلى خمس جلسات. |
çoğu günler hoş bir arkadaştı, ama toplasan beş kelime konuşmazdı. | Open Subtitles | إنّه ودود في مُعظم الأيّام، لكنّه لمْ يقل حتى خمس كلمات. |
Ama böyle bir kombinasyonda ve miktarda hastaların çoğu komalık olur. | Open Subtitles | لكن مع ذلك الخليط والكمية مُعظم المرضى كانوا ليكونوا في غيبوبة |
Fikirlerimizin çoğu çılgıncaydı ama ufak bir kısmı ise dahiceydi ve büyük çıkışımızı yaptık. | TED | مُعظم أفكارنا كانت مجنونة لكن القليل منها كان رائعاً وقُمنا بإختراق الأفق |
Dünya çapında, yeni HIV enfeksiyonlarının çoğu heteroseksüel çiftler arasında. Burada, Amerika'da ise, kadınlarda özellikle beyaz olmayan kadınlarda risk artmış durumda. | TED | عالمياً، مُعظم حالات الإصابة بالإيدز تحدث بين الازواج المتغايرين جنسياً، وهنا في أمريكا، تُعتبر النساء، وخاصةً ذوات البشرة الملونة، أكثر عُرضةً للخطر. |
Bugün, Hindistan'ın çoğu şehrinde ve kırsal kesimlerinde hava kalitesi hiç izlenmiyor. | TED | فاليوم، لا توجد لدى مُعظم مُدُن الهند والكثير من قُراها أية مُراقبة لجودة الهواء على الإطلاق. |
Princeton'daki heriflerin çoğu her zevki tatmıştı ama zevkleri yoktu. | Open Subtitles | مُعظم معتوهي برسينستون لا يبدون بأي نكهة بتاتاً |
Princeton'daki heriflerin çoğu her zevki tatmıştı ama zevkleri yoktu. | Open Subtitles | مُعظم معتوهي برسينستون لا يبدون بأي نكهة بتاتاً |
çoğu insana göre, alkolün etkisine kucak açarım. | Open Subtitles | على عكس مُعظم النّاس أنا أتقبّل أحراجات تأثير الكحول |
Olympus'taki bioroidlerin çoğu baban Carlın DNA'sını taşıyor. | Open Subtitles | مُعظم البيورياد يرثون جزئ من جينات كارلس نوت |
çoğu insan bir başkasına böyle bir şey yapmayı hayal bile etmez ama bu adam düşünmüyor bile. | Open Subtitles | مُعظم النّاس لا تتخيّلُ القيامَ بشيءٍ مثل هذا لإنسانأخر, لكنهذاالرجل,لم يتوانىحتى. |
Cylonların çoğu melezin aklını kaçırdığını ve duyduğumuz seslerin anlamsız olduğuna inanıyor. | Open Subtitles | مُعظم السيلونز يعتقدون أن العقل الواعى للهجين قد فقد رُشده والكلمات التى نسمعها بلا معنى |
Birçok avcı vaktinin çoğunu, bitmek bilmeyen bir arayış içinde açık okyanusta dolaşarak geçirir. | Open Subtitles | يَقْضي العديد مِنْ المفترسين مُعظم وقتِهم إنطلاق المحيطِ المفتوحِ يُفتّشُ بشكل لانهائي. |
Zamanının çoğunu kötü insanların düşüncelerini okumaya harcadığın, ...kusurlarını ve zaaflarını görmeye çalıştığın zaman görebileceğin tek şey bu olur. | Open Subtitles | عندما تقضي مُعظم وقتك في التعمّق في داخل عقول أناس سيئيين، تبحث عن عيوبهم وضعفهم، فعندها يكون جلّ ما تراه. |
Çogu türler uzun süreler boyunca derin uykuda kalmistir. | Open Subtitles | مُعظم الأنواع تبقى في ركودٍ لفترات طويلة من الزمن. |
Nasıl oluyor da hislerim bana o insanların çoğunun sizinkine çok benzer sabıkaları olduğunu söylüyor? | Open Subtitles | لمَ لديّ هذا الحدس الجنوني أنّ مُعظم أؤلئك لديهم سجلاّت جنائيّة كبيرة مثلك؟ |
Kemoterapi gören sıçanlara benziyorum. Bana kalırsa Bir çok kadın bakımlı erkeklerin daha çekici göründüğü yönünde hemfikirdir. | Open Subtitles | حسناً، أعتقدُ أنّ مُعظم النساء يتفقون أنّ الرجل يبدُو مُثيراً عندما يكونُ حسن الهيأة. |
çoğunlukla çocuklar anne ve babalarının tekrar bir araya gelmesini ister. | Open Subtitles | نظراً للخيار المُتاح، فإنّ مُعظم الأطفال سيودّون رؤية والديهما يعودان لبعضهما. |