Herkesin benim için yaptığını düşündükçe çok şanslı bir adam olduğumu hissediyorum. | Open Subtitles | أفكّر بكلّ ما فعله الجميع مِنْ أجلي فأشعر أنّي محظوظٌ جدّاً |
O yüzden evet, seni geri getirmek için elimden gelen her şeyi yaparım. Hem senin hem de benim için. | Open Subtitles | لذا نعم، سأفعل كلّ ما بوسعي لإعادتك مِنْ أجلكِ و مِنْ أجلي |
Burayı iyice kavramasına yardımcı olması içindi. Bu hiç kolay değil, anlıyor musun? Yani bunu benim için yapmaya çalışıyor. | Open Subtitles | لمساعدتها على تقبّل هذا المكان و هو ليس سهلاً، فهي تحاول ذلك مِنْ أجلي |
Sana bir kazanç sağlamamasına rağmen neden hayatını benim için riske atıyorsun? | Open Subtitles | لماذا تخاطر بحياتك مِنْ أجلي دون مقابل لك؟ |
benim için bir şey yapmanı istiyorum. | Open Subtitles | عليكَ أنْ تفعل شيئاً مِنْ أجلي |
benim için birşey yapmanı istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أنْ تفعل شيئاً مِنْ أجلي |
Ben Orb'u getireceğim. Sen de benim için Xandar'ı yok edeceksin. | Open Subtitles | أجلب الكرة لك، وأنتَ تدمّر "زاندار" مِنْ أجلي |
Bunu benim için yapar mısın, Larkin? | Open Subtitles | ,أنت ستفعل ذلك مِنْ أجلي أليس كذلك, (لاركين)؟ |
Tüm bunları benim için mi yaptın? | Open Subtitles | هل فعلتَ كلّ هذا مِنْ أجلي |
benim için Phoenix'e getirttiğin çocuğun annesi 18 yıl önce Storybrooke yakınlarındaki bir ormanda bulunmuş. | Open Subtitles | الطفل الذي وجدته مِنْ أجلي في "فينيكس"... عُثر على والدته في الغابة على تخوم "ستوري بروك" قبل 18 عاماً |
Sen benim için döndün, baba. | Open Subtitles | فقد عدتَ مِنْ أجلي يا أبي |
benim için bir mesaj gönder. | Open Subtitles | ستحمل رسالة مِنْ أجلي |
- benim için döndün. | Open Subtitles | -عدتَ مِنْ أجلي |
Bunu benim için ya da kendin için yapma. | Open Subtitles | {\pos(190,230)}لا تقومي بهذا مِنْ أجلي ولامِنْأجلك... |