Seni aramamın sebebi iş yerimdeki sözde akıl hocam. Sürekli bana bir şeyler öğretiyor. İşle ilgili tüyolar veriyor. | Open Subtitles | السبب أنني اتصلت بك هو أن ناصحي في المجلة يُعلمني دروس دائماً، |
Eddie benim akıl hocam ortağımdı. | Open Subtitles | إدي كان ناصحي شريكي |
Benim akıl hocam olmanızdan mutluluk duyarım efendim. | Open Subtitles | يسرني أن تكون ناصحي |
Sen benim danışmanım, akıl hocamsın. | Open Subtitles | أنت مستشاري، ناصحي. |
Beyler, hepimizi ABD danışmanım Chris'i tanırsınız. | Open Subtitles | أيّها السادة، تعرفون جميعكم (كريس)، ناصحي الصحفيّ الأمريكيّ. |
Efsanevi Van Wilder akıl hocamdı. | Open Subtitles | فانويلديرالأسطوري كان ناصحي. |
Niklaus Mikaelson. akıl hocam, kurtarıcım, efendim. | Open Subtitles | (نيكلاوس مايكلسون)، ناصحي ومُنقذي ومُنشئي. |
Sizi, akıl hocam ve arkadaşımla tanıştırmak isterim. | Open Subtitles | أودك أن تلتقي ناصحي وصديقي، |
O benim akıl hocam. | Open Subtitles | إنه ناصحي |
akıl hocam. | Open Subtitles | ناصحي. |
Gai Usta benim akıl hocam. | Open Subtitles | -سينسي ناصحي |
(Kahkahalar) (Alkışlar) Bunu yalnız yazdım ve yalnız yayınladım, çünkü baş danışmanım şunu söyledi; "Lütfen yapma bir yığın abuk misilleme gelir bu kaçınılmaz-- senin için korkuyorum." | TED | (ضحك) (تصفيق) وقمت بذلك وحدي، ونشرته وحدي، لأن ناصحي قال لي، "من فضلك لا تفعلي، الوابل الانتقامي القذر أمر لا مفر منه - إني أخاف عليكِ." |
Gaius, sen yıllardır en güvendiğim danışmanım oldun. | Open Subtitles | جايوس)، أنت ناصحي الأمين) لعدة سنوات |
Ben de sizin danışmanım olmanızı umuyordum. | Open Subtitles | كنت آمل "أن تكون ناصحي" |
O benim akıl hocamdı. | Open Subtitles | لقد كان ناصحي. |