Profesör Fate'in sınırı geçtiğini haber almadığımıza göre öndeyiz demektir. | Open Subtitles | طالما لم يرد أى نبأ عن عبور فيت لحدودكم أفترض أننى فى المقدمة |
Yeni haber. Ben bir veterinerim. Pençelerin ve kuyruğun yok. | Open Subtitles | لدى نبأ لك, أنا طبيبة بيطرية وأنت ليس لديك مخالب وذيل |
- İşin hakkında müthiş bir haber var. | Open Subtitles | اتصل الليلة الماضية مع نبأ عظيم بشأن عملك. |
Hem iyi haberlerim hem de kötü haberlerim var. | Open Subtitles | عزيزتي، عندي نبأ سار وآخر محزن. |
Diğer haberler, belirsizlikten korkarak geçen birkaç günden sonra, sonunda adet gördüm. | Open Subtitles | وفي نبأ آخر وبعد أيام عديدة قاسية من الشك المقلق والمخيف |
Ama sana önemli bir haberim var: Sen olmadan da gayet iyiydik. | Open Subtitles | لديّ نبأ هام من أجلك، لقد تدبّرنا أمرنا بشكل جيّد دونك. |
Sen söz konusu olduğun sürece, yeni bir dedikodu haberi olur. | Open Subtitles | بالنسبة لك, سيكون ذلك نبأ صحفياً أخر فقط |
Senin beni içine soktuğun, benim oynamak istemediğim bir filmde hala oynama şansım olduğunun iyi haber olduğu söyleme bana. | Open Subtitles | ولا تخبرني أنّه نبأ سار بأن فيلما رفضت تصويره حدثموني بخصوصه لازال في متناولي |
İyi haber almaya alışık olmadığımızı biliyorum ama görünüşe göre bu iyi bir haber. | Open Subtitles | أعلم أننا لسنا معتادين على استقبال الأنباء السارّة لكن هذا فعلًا نبأ سارّ. |
Becky, bu çok harika bir haber. | Open Subtitles | أوه، بيكي، وهذا هو نبأ عظيم من هذا القبيل. |
Ben küçük bir haber verirken sizler de bu reklam sloganı üzerine düşünün. | Open Subtitles | سأترككم جميعاً للتفكير في الشعار الآن ريثما أسرّب نبأ ما. |
Ben küçük bir haber verirken sizler de bu reklam sloganı üzerine düşünün. | Open Subtitles | سأترككم جميعاً للتفكير في الشعار الآن ريثما أسرّب نبأ ما. |
Eşofmanlı, dazlak, keçi sakallı, iri yarı bir adam gelmişti. Hayırlı haber getirmediği belliydi. | Open Subtitles | هنالك رجل ضخمٌ مرتدياً ملابس رياضيّة، حليق الشعر، ذو لحية صغيرة يمكن أن أقول لكم بأنّه مجرد نبأ سيء |
Yeni ulaşan flaş haber, Long Beach yakınlarında bir adam öldüresiye dövüldü. | Open Subtitles | نبأ عاجل من لونج بيتش ضُرب رجل حتى كاد يفارق الحياة وننتقل إلى مسرح الجريمة مع مراسلتنا |
Sana söylemek istediğim bir şey var. Önemli haberlerim var. - Tamam. | Open Subtitles | لديّ شيء أريد إخبارك إيّاه نبأ عظيم حقاً! |
Beni Henry'ye götür, Jasper. Ona verecek harika haberlerim var. | Open Subtitles | (خذني إلى (هنري) يا (جاسبر لدي نبأ مدهش لأخبره به. |
Neyse, güzel haberlerim var. | Open Subtitles | على أي حال، حصلت على نبأ عظيم. |
Rehabilitaston merkeziyle ilgili haberler çok güzel. | Open Subtitles | نبأ عظيم جدا حول المنزل في منتصف الطريق. |
En iyi yerel haberler... | Open Subtitles | نَــطّـلع على أهم نبأ محلى الآن |
"Bir lezbiyen tarafından güzel haberler alacaksın" yazıyordu. | Open Subtitles | سحاقية واضحة .. ستجلب نبأ عظيم |
İyi ve kötü haberim var. Hangisini önce istersin? | Open Subtitles | لديّ نبأ سارّ ونبأ سيّئ، فأيّها تريد أوّلاً؟ |
Efendi Koruyucu'nun ölümünün haberi çoktan yayılmaya başladı demek. | Open Subtitles | ما هذا؟ هذا يعني أنّ نبأ وفاة السيّد الحامي ينتشر |
Şehir meclisinin düşük gelirli ev amaçlı arazi kullanımı yasasını onayladığı haberini aldım. | Open Subtitles | جاءني توًا نبأ أن مجلس المدينة صدّق على تشريع لإنشاء مساكن لمحدودي الدخل. |