| Öte yandan meslektaşım Gradski, senin Nabzın ve tansiyonunla bir günden az yaşadı. | Open Subtitles | من جانب آخر , عندما كان معدل النبض لدى شريكي جرادسكي كمعدل نبضك وضغط دمك كان قد بقي له أقل من يوم على قيد الحياة |
| Nabzın yüksek ama buna rağmen hayati belirtilerin iyi. | Open Subtitles | حسناً، إنّ نبضك سريع و لكنّ باقي علاماتك الحيوية طبيعية |
| Teşhis koyabilmem için, nabzını, ateşini ölçmemi ...burnunu, kulaklarını muayene etmem lazım. | Open Subtitles | من أجل تشخيص ذلك , أحتاج الى فحص نبضك وحرارتك , وأنفك , وأذنك |
| Kalbin nabzını ölçtüğümdekinin iki katı hızda atıyordu. | Open Subtitles | كان قلبك ينبض بضعف السرعة التي قمت بقياس نبضك بها |
| Yemeğiniz her zamanki gibi saat 13.00 gibi hazır olacak. Saat dörtte, nabız ve kan basıncınızı kontrol edeceğim.. | Open Subtitles | و أقدِّم لك الغذاء في الساعة الواحدة و في الساعة الرابعة أتفقَّد نبضك و ضغط دمك |
| İnsan-yalan dedektör testi. nabzına bakıyorum ve bazı temel sorular soruyorum. | Open Subtitles | ساقوم بقياس نبضك بينما اسئلك بعض الاسئلة |
| Tamam nabzınıza bakacağım Üzgünüm ziyaret saati bitti. | Open Subtitles | حسنا سآخذ نبضك آسفة ياناس لكن وقت الزيارة انتهى؟ يحتاج للراحة ، شكرا |
| Masum olsaydın yanlış yere suçlanmanın yarattığı stresten ötürü kalbinin atış hızı yavaş yavaş artardı. | Open Subtitles | إذا كنتَ بريئًا لتصاعد نبضك تدريجيًّا بسبب الضغط العصبيّ عن إتهامك. |
| Başlarken Nabzın 92'lerde seyrediyordu. | Open Subtitles | سيواصل النزول مادمت مستمراً بالقيام بذلك. كان نبضك مستقراً عند 92 عندما بدأت. |
| Ayrıca o gün elini sıktığımda Nabzın yerinden fırlayacak gibiydi dostum. | Open Subtitles | وعندما صافحتُ يدك، كان نبضك يضرب بقوّة مثل آلات حفر الصخور، يا صديقي. |
| - Nabzın iyi ancak iç yaraların olabilir. | Open Subtitles | نبضك قوي, ولكن قد يكون لديك إصابة داخلية |
| 2 enjeksiyon da verdikten sonra bile... Nabzın halen normal değil. | Open Subtitles | نبضك ليس طبيعي ، حتى بعد حقنتين |
| Sadece nabzına bakacağım. nabzını almam lazım. Bu kadar. | Open Subtitles | .انا فقط سأقيس نبضك .أنا فقط اقيس نبضك |
| Saldırdıklarında, ısırır, dişleriyle nabzını kontrol eder, sonra onları eski haline getirirler ve hart, şahdamarın gider. | Open Subtitles | لذلك عندما يقومون بمهاجمتك ثم يقومون بعضك يتحسسون نبضك بأنيابهم ويقومون بتعيين موضع أنيابهم وينقض على العنق ويجعلك تموت خنقاً |
| Dostum, daha biz konuşurken nabzını kontrol ediyorsun. | Open Subtitles | يا رفيقي ، أنت تتفقد نبضك بينما نتحدث |
| Yemeğiniz her zamanki gibi saat 13.00 gibi hazır olacak. Saat dörtte, nabız ve kan basıncınızı kontrol edeceğim.. | Open Subtitles | و أقدِّم لك الغذاء في الساعة الواحدة و في الساعة الرابعة أتفقَّد نبضك و ضغط دمك |
| "Değişim öfke veya buna benzer nabız yükseltici şeylerden kaynaklanır." | Open Subtitles | التغير يمكن أن يحدث بسبب الغضب أو أي شىء يرفع من نبضك |
| Öldüğünü sandığım gece nabzına baktığımda o kadar yavaştı ki neredeyse hissedemedim. | Open Subtitles | لقد قست نبضك بتلك الليلة عندما ظننتك ميتاً. وكان خافتاً للغاية، لدرجة أنني شعرت به بالكاد. |
| nabzınıza sonra bakacağımı hatırlatırsınız. | Open Subtitles | . ذكرني بأن أتحقق من نبضك لاحقاً |
| - Hayır. Çünkü kalp atışının hızlandığını duyabiliyorum. Aslında iki kalbinin de. | Open Subtitles | لأن بوسعي سماع نبضك يتسارع، نبضك ونبضه بالواقع. |
| Belki insanın kafatasına balta saplandığında Nabzının duracağını varsaydığımdandır. | Open Subtitles | لاني افترض انه يوجد فاس يشق جمجمتك نبضك يجب ان يتنهي |
| Kocanız odaya girdiğinde Nabzınız yavaşladı. | Open Subtitles | نبضك بدأ في الهدوء منذ ان دخل زوجك الغرفة |
| Şimdi Nabzınızı ölçeceğim. | Open Subtitles | سأتفقّد نبضك وحسب. |
| Senin yaşındaki bir kadın için kalp atışların ve nefes alışın normalin çok üzerinde, Sarah. | Open Subtitles | إن معدل تنفسك و نبضك أعلى من المعدل الطبيعى بالنسبة لإمرأة فى سنك يا سارة |